Bunun Adı İtiraf, Bunun Adı İsyan



Kendime bir karakter yarattım. Sıfır kilometre... Nasıl yaptığımı sormayın. Yapamayacağımı da söylemeyin. Yaparım çünkü. İsteyen herkes başarabilir bunu.

"Yıllarca aptal gibi kimliğimi arayıp gidip en boktan karakterin üstüne koydum."

Tıpkı bu dizedeki gibi oldu. Kim olduğumu, ne olmak istediğimi, ne zaman mutlu olduğumu aradım yıllar yılı. Bulamadım. Hepsinde yamalı mutluluklarım oldu. Ağız dolusu kahkahalarıma birer kurşun sıkıldı her defasında.

Sonra hiçbir zaman doğru düzgün çalışmayan beynim yine aptal adımlarından birini attı. Hepsini denemiştim mutlu olmak için. Denemediğim son bir vardı. Ne kaybederdim?

"Dibi görmüşsen bir sonraki hamlen yukarı doğrudur."

Batabileceğim daha fazla bir çukur yoktu. Ben zaten en dipteydim. Ne yaparsam yapayım kendimi daha fazla mahvedemezdim.

Niye burada uzun uzun açıklama yapıyorum ki size? Kimsiniz siz? Ben dibi boylarken tuttunuz mu elimi? "Yapma!" dediniz mi bir gün olsun? Uzattınız mı elinizi? O yüzden bu açıklamaların hiçbirini hak etmiyorsunuz. Ama size anlatmak istediğim bir şey var.

Bir karakter yarattım kendime. Kimsenin tanımadığı... Beni tanıyanların midesinin kaldırmadığı... "Sana yakışmıyor." cümlesinin kulaklarımda çınlamasına sebep olan bir karakter...

Bunun da çözümünü buldum. Yirmi dört yıldır tanıdığınız Çağla'ya yüklediğim ne varsa hangi özellik, hangi donanım, hangi güzellik... Ev taşır gibi koliledim hepsini özenle. Kilerime kaldırdım bir bir. İki akşamda bir ağlayan gözlerimi ağlamayı bilmeyenlerle değiştirdim. Ojelerimin rengini koyulaştırdım. Saçlarımı da... Kalbimi hiç iyileşemeyecek kadar kanattım. Yarım yamalak mutluluklarımı kaldırıp çöpe attım. Güzel kalpli adamları çıkardım hayatımdan. Nerede şerefsizi varsa topladım. Bu kısım zor olmadı. Çevrem zaten it uğursuz doluydu. Ben uzak tutuyordum; onlara karşı koyduğum barikatları bir bir kaldırdım. Nasıl mutlu oldular!

Sonra kapattım gözlerimi. Susturdum kalbimi. Karaciğerimi idam sehpasına çıkartıp boynuna geçirdim ipi. Sıktıkça sıktım. İçtikçe içtim yeni karakterime. Yanı başımda olanlarla içtim. Yan masamdakiyle, telefonumu çevireniyle, gece misafir edeniyle...

Bazen uykudan uyandırıp içtim.

Çok güldüm. Kahkahalarla... Hiçbiri neye güldüğümü bilmedi. Eski sevgilisiyle kavga edip kavgadan yaralı çıkanın yüzüne yüzüne güldüm. Aşkına karşılık bulamayana güldüm. Dününü hatırlamayana, ego savaşçılarına, dünyayı kendi etrafında sananlara hiç durmadan güldüm.

Aslında kendime güldüm. Yeni karakterime... Geceyi nerede tamamladığını sabah uyandığında fark eden zavallı karakterime güldüm. Acizliğine...

Siz şimdi diyeceksiniz ki:

"Senin kendine yarattığın karakter kimsenin sikinde değil. Sen neyi sergilersen insanlar seni o olarak görürler. Yanlış yapıyorsun."

Ben de diyorum ki:

Doğru yaptığımda hanginiz yanımda kaldı? Hanginiz alkışladı, sırtımı sıvazladı? Ağladığımda hanginiz omzuna yasladı başımı? Size ne amına koyim! Size ne! Kim oluyorsunuz? Bunca zaman yokken şimdi mi yanımda olmak geldi aklınıza?

Canım yanıyor evet. Her biriniz yüzünden kalbimin her bir parçası ayrı ayrı ağrıyor. Hiçbiriniz yanımda değilken hiçbir ağrımla uğraşmaya da niyetim yok.

O yüzden ruhu eksilmiş halimle tanışırsanız lütfen eleştirmeyin. Anlamıyorsanız da -mış gibi yapıp siktir olup gidin. Hiçbirinize ihtiyacım yok. Ben her iki karakterimi birbirine karıştırmadan besleyip büyütebiliyorum. Siz daha bir tanesini başaramazken....

Beni eleştirmeden, karalamadan önce kendi boktan hayatlarınıza bakın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen