Kayıtlar

saç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hayal Edemezsin

Resim
Beni Dinleyerek Oku Öyle güzel yerlerinde yattım ki senin! Boynunda yattım mesela. Aşka davet eden büyüleyici kokunla sarhoş oldum; içtiğim içkiden ziyade. Gözlerindeki buğudan döndü başım. Ayağa kalktığımda sarsıldıysam; ellerine tutundum. Alev alev yanan avuçlarına... Omuzlarına tutundum. Başıma cüretkarca yastık olan omuzlarına... Sakallarında uyudum. Yüzümün her zerresini kaşındıran ama seni çığlık çığlığa haykıran sakallarına bıraktım rüyalarımı. Uykulu nefesini çektim içime nefes diye. Verdiğin her nefesi özenle doldurdum ciğerlerime. Bunca zaman sonra ne iyi geldi! Bilir misin? Yüreğimi, bedenimi buzlukta tutuyormuşum da sen çıkarmışsın oradan. Aslında yaptığının farkında olmadan... Bunca zaman sonra korktuklarımı anlattım sana. Yokluğunu, sana yüklediğim sorumluluğu, gözümde ulaştığın arşı... Bunca zaman sonra tenimde hissettim rüzgarı. Göğsünü, göğsümde; ellerini, yüzümün her yerinde... Kokunu yeniden üzerimde buldum. Saç tellerimin arası sen doldu. Göğsünde ya

Bunun Adı İtiraf, Bunun Adı İsyan

Resim
Kendime bir karakter yarattım. Sıfır kilometre... Nasıl yaptığımı sormayın. Yapamayacağımı da söylemeyin. Yaparım çünkü. İsteyen herkes başarabilir bunu. "Yıllarca aptal gibi kimliğimi arayıp gidip en boktan karakterin üstüne koydum." Tıpkı bu dizedeki gibi oldu. Kim olduğumu, ne olmak istediğimi, ne zaman mutlu olduğumu aradım yıllar yılı. Bulamadım. Hepsinde yamalı mutluluklarım oldu. Ağız dolusu kahkahalarıma birer kurşun sıkıldı her defasında. Sonra hiçbir zaman doğru düzgün çalışmayan beynim yine aptal adımlarından birini attı. Hepsini denemiştim mutlu olmak için. Denemediğim son bir vardı. Ne kaybederdim? "Dibi görmüşsen bir sonraki hamlen yukarı doğrudur." Batabileceğim daha fazla bir çukur yoktu. Ben zaten en dipteydim. Ne yaparsam yapayım kendimi daha fazla mahvedemezdim. Niye burada uzun uzun açıklama yapıyorum ki size? Kimsiniz siz? Ben dibi boylarken tuttunuz mu elimi? "Yapma!" dediniz mi bir gün olsun? Uzattınız mı elinizi? O y

Bir Ben Var

Resim
Boğazımda bir yumruk var. Yemin ediyorum yutkunamıyorum son birkaç gündür. Son birkaç gündür hıçkıra hıçkıra ağlıyorum da yine de yetmiyor. Bitmiyor gözyaşlarım. Ne hıçkırıklarla dökülmekten usanıyor ne de içime akmaktan. Bir yumruk var kalbimin üzerinde. Kalbimin üzerinde parmak izleri var; bazı izlerin ne zaman olduğunu bile bilmediğim. Bedenimde kaç adamın izi var? Ruhumda kaçının kokusu var hala? Neden var bunca koku? Bunca adam hala hayatımda neden var? Bir yumruk var evimdeki her aynada. Bunu tanıyorum. Benim yumruğumdan başkası değil. Ellerimde kanlar var yine. Avuçlarımda yine saçlarım var. Kalbimde hayal kırıklıkları, gidişler var. Terk edilişler var kalbimde. Ruhumda yarım kalmış onlarca aşk var. İçimde benden öte bir ben var. Ne zamandır orada olduğunu bilmediğim, Ne kadar kalacağını da. Her günümde apayrı bir terk ediliş var. Bazen de terk edilişleri süsleyen aldatmalar var. Bunca şeyin arasında bir de ben var. Nerede olduğunu bilmediğim bir ben... Yo

Beyindeki Adam

Resim
Beynimin odalarına günün birinde bir adamı sakladılar. Saklayanlar da adamdı. Ya da dürüst olayım hadi... Adam kıyafetine bürünmüş iki kişi, birini hapsetti beynime. Damarlarımdan içeri pompaladılar yavaş yavaş. Her yerde onun fotoğraflarının olduğu bir odaya hapsettiler sonra. Kokusunu verdiler oksijen diye de. Bu kez de ciğerlerime hapsedeyim diye. Gözlerini; gözlerime gözlerime soktular. "İyi bak bu adama. Senin varın da yoğun da o artık." dediler. Yeri geldi, duvar diplerine diz çöktürdüler beni. Saçlarımı yoldurttular tek tek. Turnaların kanatlarını koparttılar benim ellerimle. Yemek kitabı yutturdular bana. Bir çırpıda nefret ettiğim onlarca tatlıyı koydum o adamın önüne. Kalp atışlarını ninni yaptılar adamın. Her gece 'müzik' diye dinlettiler bana. Ellerinden; sıcak su torbası. Dindirdi karnıma saplanan her sancıyı. Saçlarından; cennet yaptılar bana. Gülüşünden, bakışından, sesinden taptaze umutları serdiler yoluma. Sonra adam kıya

24 Saatin Kahramanı

Resim
Bir zamanlar gözlerimden kalbimin en içine bakan küçük bir adam sevmiştim. Gülüşüne ömrümü verirdim. Yanıbaşında geçirdiğim saatlerin su gibi akıp gittiğine de şahit oldum, uyandığımda; başucumda oturuşuna da. Elimi sıkıca tutuşunu da biliyorum. Gözümün önüne düşen saçı, nazikçe kulağımın arkasına itişini de. Küçücük bir adamı, kısacık bir zamanda, kocaman sevmiştim. Öylesine büyülü sözleri, aşk dolu gözleri vardı ki; aşık olmamak elde değildi gözlerine baktığın zaman. 24 saatteki değişimi yaşattıran oydu işte! Koca yürekli, küçük adam... Bugün ben, onu gördüm. Saatlerce yanıbaşımda duruşlarını izledim kaçamak kaçamak. Yanımdan geçtiği anlarda, derinden nefesler aldım; kokusunu bir kez daha içime hapsedeyim diye. Gözlerini yakalamaya çalıştım gece boyunca. Belki göz göze geliriz de söylediği onca güzel sözü bir bir hatırlar diye. Nefesini hissedeceğim kadar yakınımdan geçtiğinde, durup da gözlerime baksın istedim. Avuçlarıma dokunsun, usulca akan gözyaşlarımı bir çırpıda kızara

Bir Pazar Günü

Resim
Bir Pazar günü veda edeceğim bu şehre. Güneşin henüz doğduğu ve insanın içini sıcacık ettiği bir Pazar sabahı, yanıma yalnız kedimi alacağım. Bir de küçüğünden bir valizimi... Nereye gittiğimi bilmeden çıkacağım yollara. Herkes tatil gününde uzun uykular çekerken; kimseye hissettirmeyeceğim gittiğimi. Ne bu şehir ne de gideceğim yerler... Yasa dışı bir şey yapacağım o sabah. Henüz terk etmeden bu şehri, koynunda hangi kadının yattığını umursamadan bir eve umarsızca gireceğim. Yalnız uyuduğunu görürsem eğer, hesapladığımdan daha uzun kalacağım yanında. Başucuna oturup, saçlarını seveceğim dokunmadan. Kokusunu doya doya çekeceğim içime. Öpeceğim doyasıya. Konuşacağım da biraz biraz. Söyleyeceğim her şeyi yutacağım. Sandalyesinin başındaki üzerinden çıkardığı tişörtü alacağım. Üzerime geçireceğim bir çırpıda. Her şeyi sil baştan yaşayacağım film şeridi misali. Misal ki; başa döndük biz. Yeniden tanıdık birbirimizi. Misal ki; hiç ayrılmadık. Sonrası malum. Çıkacağım yola. Sıcacık b

Kalıplardaki Mutluluk

Resim
... Duvarın dibine sinip de kafanızı duvarlara vurmak ve yumruklamak için size binlerce sebep sayabilirim. Beyninize bir kurşun yemiş gibi acı çektirebilecek onlarca şey de biliyorum. Yumulu göz kapaklarımın altında, kurduğum onca hayalin paramparça oluşlarını da izledim defalarca. Saçlarımı da kestim hiç acımadan. Renkten renge de soktum yeri geldiğinde. Peki ne oldu? ... Bazı şeyleri aştığımı, atlattığımı sanmıştım bu aralar. Kendimi duvar dibinde, ellerim kanlar içinde kalana kadar duvarı yumrukluyor bir şekilde bulana kadar. Tek bir fark var bu defa. İçimdeki fırtına başlangıcı hissi bilen tek kişi benim. İlk defa! Kimseye bir şey anlatmamayı seçtim bu kez. Yalnız olduğumdan mıdır bu seçim yoksa güçlü görünme isteği mi? Belki anlattıkça karışmaları da olabilir. Ağladıkça ağlattıkları da. Siz verin bunun cevabını da. "Mutluluğu kalıplara sokup zamanlara yayma." derdi bir dostum. Bu kez onun dediği olsun istedim. Vazgeçtim yarınlardan. Bıraktım dünleri de. &qu

Aşk Kokan Yerinden

Resim
Kanatlarından astım turnaları sevgilim. Gülleri aşk kokan yerinden soldurdum. Geçti baharlar, geçti mevsim. Ne sen bana yar oldun Ne saçlarıma dokundun bir gece daha. Kalbimden astım kendimi. Avuçlarımı kan kokularıyla doldurdum. Kalmadı senin izlerin Senin ellerin kalmadı avuçlarımda. Sen başka tene yar olduğun gün, Ben ellerini öldürdüm sevgilim. Kokunu hapsettim müebbet! Sürgün verdim kendime. Senin teninden sürgün yedim be adam! Tutsağı olduğum gözlerinden Çocuklar gibi avaz avaz kaçtım. Gidişinin kaç zamanı doldu bilmem artık. Bıraktım saymaları. Beklemeleri de bıraktım. İçine çekerek öptüğün her saç telinde, Bir günah olarak kulağına fısıldadım. İşlediğin günahı hiç unutma diye, Her gün sana beni hatırlattım. Aşk kokan yerinden soldu güller. Ben soldurdum! Sen kokan yerimden kanadım ben. Yokluğunu yine ben doldurdum!