Bir Pazar Günü



Bir Pazar günü veda edeceğim bu şehre. Güneşin henüz doğduğu ve insanın içini sıcacık ettiği bir Pazar sabahı, yanıma yalnız kedimi alacağım. Bir de küçüğünden bir valizimi... Nereye gittiğimi bilmeden çıkacağım yollara. Herkes tatil gününde uzun uykular çekerken; kimseye hissettirmeyeceğim gittiğimi. Ne bu şehir ne de gideceğim yerler...

Yasa dışı bir şey yapacağım o sabah. Henüz terk etmeden bu şehri, koynunda hangi kadının yattığını umursamadan bir eve umarsızca gireceğim. Yalnız uyuduğunu görürsem eğer, hesapladığımdan daha uzun kalacağım yanında. Başucuna oturup, saçlarını seveceğim dokunmadan. Kokusunu doya doya çekeceğim içime. Öpeceğim doyasıya. Konuşacağım da biraz biraz. Söyleyeceğim her şeyi yutacağım. Sandalyesinin başındaki üzerinden çıkardığı tişörtü alacağım. Üzerime geçireceğim bir çırpıda. Her şeyi sil baştan yaşayacağım film şeridi misali. Misal ki; başa döndük biz. Yeniden tanıdık birbirimizi. Misal ki; hiç ayrılmadık.

Sonrası malum. Çıkacağım yola. Sıcacık bir Pazar günü güneş yakarken bacaklarımı ve şakaklarımdan düşerken boncuk boncuk terler; cennet gibi bakan bir çift gözü düşüne düşüne gideceğim. Ilık ılık esen rüzgar belirleyecek yönümü. Nereyi gösterirse orayı keşfedeceğim. Belki koca bir şehre düşeceğim kimseyi tanımadığım. Ya da küçücük bir kasaba; bir çırpıda tanındığım...

Bu şehre bir Pazar günü kapatacağım bütün kapılarımı. Toparlayacağım teker teker kucağına bıraktığım umutlarımı. Kırılan hayallerimin bir kaç parçasını da alacağım yerlerden. Bana ait pek bir iz bırakmaya niyetim yok aslında. Fakat öyle sağlam bir temizlik yapmaya da yok niyetim. Gittiğim gün yapacağım en anlamlı şey; bütün şiirlerimi, denemelerimi ve yarıda bıraktığım romanlarımı yakmak olacak. Yarım kalmışlıkları sevemedim çünkü hiçbir zaman. Yarım bir kadın, yarım bir adam, yarım bir hayat hiç sevimli değil. O yüzdendir hep yarım kalmışlığım. O yüzdendir sitemlerim, yalvarışlarım. Bir Allah'ın kulu da tamamlamadı yarımlarını. Ne kaldı ne gitti.

O yüzdendir! Bir Pazar sabahı her şeyi yarıda bırakıp da kaçarcasına gidişim. "Nasıl oluyormuş?" demek bir yerde. Sitem etmek, "oh olsun" demek. "Siz yaparken nasıldı?" diye insana kendini kötü hissettirmek. Tabii varsa anlayan.

Bir Pazar sabahı gideceğim bilmediğim yerlere. Üzerimde kokun, avuçlarımda saç telin, kalbimde umudunu yitirmiş aşkın... 

O gün affedeceğim herkesi. Kıran, yakıp yıkan, hırpalayan kim var kim yoksa affedeceğim.

İlk ve son kez büyümüş gibi yapıp, yüzüne baka baka en iğrencini bile affedeceğim.

Bir Pazar günü...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen