İğreti Sevda



İçimden mevsimler geçiyor; mevsimlerin içinden geçmemden ziyade. Bedenim; soğuktan donmak üzereyken güneşler açıyor kalbimde. İçimden; içinde 'ben' olmayan sevdalar geçiyor. Gördüğüm her aşka imrenircesine bakıyorum. Vitrindeki o pahalı oyuncağa aşık çocuk gibi. Vitrinleri geziyorum da boy boy aşk beğeniyorum kendime. Niyeyse olmuyor hiçbiri bedenime. Pot duruyor, oturmuyor.

Sevda; üzerimde komşunun büyük çocuğunun eski elbiseleri kadar iğreti kalıyor. 

Bu aralar gülüşlerim de iğreti duruyor dudaklarımda. Koca gözlerim kocaman bakmak istemiyor sanki hiçbir şeye. Uzun zamanların sonunda çekilip bir köşeye bakıyorum aynadan kendime. Hayatıma, yaşadıklarıma... En çok da umutlarıma bakıyorum. Hayallerime bakıyorum sonra. "Ne istedim, ne yaşıyorum?" diyorum zaman zaman. Aslına bakarsan; bundan başka da bir cümle kurmuyorum pek fazla. Tezatlıklarımı izliyorum tırnaklarımı dişleyerek. Kırılıp dökülen hayallerime artık sitemle de bakmıyorum. Kırgın, buruk, umutsuz tebessümler yolluyorum her birinin arkasından. Yüreğimi açmaya yeltendiğim onca adamın bana ördükleri surların altında geziyorum yavaş yavaş. Parmak uçlarıma kalıp içeri bakmaya çalışıyorum belki bir şeyler görürüm diye. Fikir edinirim belki 'yaşanamamışlıklara.' Anlamlar kondururum belki kaçıp gitmelere; yalandan da olsa.

Sonra bir adamın dudaklarından düşmek üzere olan küçücük tebessümde takılıp kalıyorum. Duruyor zaman, ben onu izliyorum. Yüreğim avcumda, bir şarkı mırıldanıyorum belli belirsiz. Gecenin bir vakti, sokak lambasının güç bela aydınlattığı yolda, arkasına dahi bakmadan gidişini izliyorum defalarca kez. Ardından olduğumu bilmeden, bile bile belki de. Hiç sarılmamış gibi, gözlerime hiç dokunmamış gibi gidişlerini...

Bir fotoğraf karesine kitleniyorum bazen. Gülüşündeki sahteliği nereden çözmem gerektiğini sorup duruyorum kendime. Çünkü yoksa sahtelik, gitmesine başka kılıflar uymuyor. "Mutlu olduğu yerden kaçarcasına uzaklaşmaz insan." diyorum kendi kendime.

Nedendir bilmem; gözlerim dolu dolu olup da oluk oluk olmuyor bu aralar. Tırmaladıkça tırmalıyor yaşlar da akmak bilmiyor.

Sevda; büyük geliyor artık omuzlarıma, iğreti duruyor.

Bir tek şey ayağa kaldırıyor beni duvar dibinden.

"Güzel sevdim o adamı." diyorum durup durup. "Sevilmesem de ben o adamı çok güzel sevdim."

Düşünsene avuntumu... Hiç sevilmedim ve küçücük bir adamı kocaman sevdiğim için kendimle gurur duydum.

Gecelerce...

Bileklerimi kestiğimde de, yüzünü gördüğümde de...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen