Kayıtlar

küçük etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Küçük Kadın

Resim
Biz; ayrımcılığın en üst noktasını hayatının her anında görmüş insanlarız. Beyaz tebeşirimizle yere çizdiğimiz karelerde seksek oynarken karşılaştık ilk kez adını dahi bilmediğimiz o mide bulandırıcı davranışla. "Kardeşin sayılır."lar yaktı ilk önce canımızı. Sonra aynı sırayı paylaştığımız arkadaşlarımızdan duyduk ilk defa o değişik kelimeleri. Sessiz söylediklerinden belki de eve gidince soramadık ailemize 'ayıptır' diye. Arkadaşımıza kızmasınlar diye. Futbol oynayamadık mesela ilkokul 5'ten sonra. "Büyüdün! Genç kız oldun! Erkeklerle oyun oynayamazsın!"lar kondu önümüze. Sorgulamadık. 'Kız gibi davranmak' ne demek onu sorguladık sadece. Neden 'İnsan gibi davran' değildi? Ne farkı vardı kız olmanın? Toplumdan ötekileştirildik her zaman. 'En büyüğümüz' sıfatındakiler sokağa çıkmamıza kadar karıştı yeri geldiğinde. 'Çocuk doğurmanın' ayıp olduğunu düşünür olduk '3 çocuk' diye bağıran adamın hamileyken sok

Küçük Prens

Resim
Bugün ben; milyonlarca hissi bir arada yaşadım. Çocukluğuma gittim de takılı kaldım oralarda. Dolandım durdum. Aynı rahmi paylaşmadığım ama ablam olsa en fazla bu kadar sevebileceğim kadının anne oluşuna şahit oldum. Bugün ben; mis kokulu bir prense sahip oldum. Teyze oldum ben bugün. Sözlükteki anlamından çok daha fazlasını ifade ettiğini ben, bugün anladım. Kucağıma da alamadım, kokusunu da çekemedim içime. Bu kadar uzağımda olmasaydı, elini de tutabilirdim belki. Bugün ben; bir aşkın ne denli bir mucize yaratabileceğini anladım ilk defa. Dokunamadığım bir varlığa böylesine büyük bir aşk besleyebileceğim aklıma dahi gelmezdi. Sevinç çığlıklarıma karıştı hıçkırıklarım ve gözyaşlarım. Bir tek fotoğrafa saatlerce baktım ben bugün. Öptükçe öptüm. "Teyze mi oldum şimdi?" dedim kendi kendime. Yolda yürürken kahkahalar attım umarsızca. Dünyalara sahip olan bir çift gördüm bugün. Mutluluğun en fazlasını tattım bugün. Ailemize hoşgeldin küçük prens. Kocaman dünyamıza,

24 Saatin Kahramanı

Resim
Bir zamanlar gözlerimden kalbimin en içine bakan küçük bir adam sevmiştim. Gülüşüne ömrümü verirdim. Yanıbaşında geçirdiğim saatlerin su gibi akıp gittiğine de şahit oldum, uyandığımda; başucumda oturuşuna da. Elimi sıkıca tutuşunu da biliyorum. Gözümün önüne düşen saçı, nazikçe kulağımın arkasına itişini de. Küçücük bir adamı, kısacık bir zamanda, kocaman sevmiştim. Öylesine büyülü sözleri, aşk dolu gözleri vardı ki; aşık olmamak elde değildi gözlerine baktığın zaman. 24 saatteki değişimi yaşattıran oydu işte! Koca yürekli, küçük adam... Bugün ben, onu gördüm. Saatlerce yanıbaşımda duruşlarını izledim kaçamak kaçamak. Yanımdan geçtiği anlarda, derinden nefesler aldım; kokusunu bir kez daha içime hapsedeyim diye. Gözlerini yakalamaya çalıştım gece boyunca. Belki göz göze geliriz de söylediği onca güzel sözü bir bir hatırlar diye. Nefesini hissedeceğim kadar yakınımdan geçtiğinde, durup da gözlerime baksın istedim. Avuçlarıma dokunsun, usulca akan gözyaşlarımı bir çırpıda kızara

Bir Rüya

Resim
Günün birinde küçük kız, bir rüya görür. Prenses elbiseleri üzerinde, parmak uçlarında döner etrafında. "Dünya!" der. "Dönüyor benim parmak uçlarımda."  Dengesini kaybedip, aniden yere düşer küçük kız. Ve tıpkı filmlerdeki gibi koşar gelir esas oğlan. 'Esas adam.' Tutar ellerinden küçüğün ve gözlerinin en derinine bakar. Yaralarını sarmaya çalışır o sırada. Dizindeki kanları siler. Gözyaşlarını öper içine çekerek. "Geçecek." der kızı ayağa kaldırmak için elini uzatırken. "Bana yaslan; geçecek." Beni seven bir adam var. Hayır! Sıradan biri değil o. Öyle ki; umudumu kendine umut edinen, çabalarıma benden çok çaba gösteren ve bana nefes almayı öğreten; kimsenin bilmediği bir ölçüde değerli bir adam o. Yumuşacık kalbi, güzelliklerle bakan gözleri var. Kimsede göremediğim şefkat var onun kollarında. Fedakarlıkları var adamın. Kendinden vazgeçercesine bana koşuşları... Aklımdan geçtiği an; çalan telefonlarım var benim. Yalnız hissetme

İğreti Sevda

Resim
İçimden mevsimler geçiyor; mevsimlerin içinden geçmemden ziyade. Bedenim; soğuktan donmak üzereyken güneşler açıyor kalbimde. İçimden; içinde 'ben' olmayan sevdalar geçiyor. Gördüğüm her aşka imrenircesine bakıyorum. Vitrindeki o pahalı oyuncağa aşık çocuk gibi. Vitrinleri geziyorum da boy boy aşk beğeniyorum kendime. Niyeyse olmuyor hiçbiri bedenime. Pot duruyor, oturmuyor. Sevda; üzerimde komşunun büyük çocuğunun eski elbiseleri kadar iğreti kalıyor.  Bu aralar gülüşlerim de iğreti duruyor dudaklarımda. Koca gözlerim kocaman bakmak istemiyor sanki hiçbir şeye. Uzun zamanların sonunda çekilip bir köşeye bakıyorum aynadan kendime. Hayatıma, yaşadıklarıma... En çok da umutlarıma bakıyorum. Hayallerime bakıyorum sonra. "Ne istedim, ne yaşıyorum?" diyorum zaman zaman. Aslına bakarsan; bundan başka da bir cümle kurmuyorum pek fazla. Tezatlıklarımı izliyorum tırnaklarımı dişleyerek. Kırılıp dökülen hayallerime artık sitemle de bakmıyorum. Kırgın, buruk, umutsuz teb

Günah Bedeli

Resim
Bir günahımın bedeliydin sen. Tanrı'nın bana yaşarken cehennemi yaşatmasıydı gidişin. Tıpkı gelişinle cenneti verdiği gibi, Büyük bir günahıma armağan etti gidişini. Tanrı; Bana cenneti sundu cüretkarca. Sakladım göğsümün en derinine Ve yaşadım seni doyasıya. Bir çocuğu sevdim ben. Mutluluğumu dizelere dökmeyi denedim, Yetmedi kalemim. Kelimelerimi yetiremedim. Göğsünde uyuduğum geceleri Yetiremedim kalbime. Söz geçiremedim. Seni saklamak istedim Tanrı'nın bile bulamayacağı yerlere. En içerime hapsettim. Söz geçiremedim kalbine. Beynine laf dinletemedim. Gem vuramadım arzularına Bakakaldım ardından, Gözyaşlarımla. Küçüğümün başka kollara gidişini izledim, Defalarca. Yorulduğunda, Göğsümde soluklanmalarını dinledim. Kokunu duyduğum her an, İçime ağladım kana kana. Duvarlarımı yumrukladım, Bileklerimi doğradım, Defalarca. Ben; Bir tek çocuk sevdim. Gözlerindeki umarsızlığın en derinine baka baka. Kalbindeki hissizliğe susa susa. Bir

Küçük Kız

Resim
Bugün ben; Yorgun, küçük bir kızın gönlünden yazıyorum bu dizeleri. Hatıralarında boğulmuş, Nefes almaya devam eden; Her şeye rağmen. Bugün ben; Kırgın, umutsuz bir kızın gönlünden yazıyorum her şeyi. Hatalarını ilk kez önüne koymuş, Pişmanlıkla tanışmış bir kız var yanı başımda. Boğulmaktan yorulmuş; Bütün nefretini kusuyor hayata. Ben bugün; Saçlarını okşadım küçük bir kızın. Gözlerini öptüm yaşlarla ıslanmış. Henüz küçük yaşında aşk; canını yakmış. Ben bugün; Açılan her kucaktan delicesine kaçan bir kızla tanıştım. İncinmiş kalbini aldım avuçlarıma. Hırpalanmış, aldatılmış, Bir başına bırakılmış küçük bir kız tanıdım bugün. Korkuları, dağları aşmış. Acıdım küçük kıza. Çok acıdım. Göğsümü yokladığımda ben, O küçük kıza rastladım. Küçük kıza değil, Kendime acıdım ben bugün. Kendime ağladım. Ama acıdım o küçük kıza. Çok acıdım.

Masal Roman Olmuş

Resim
Büyük acıları olan, küçük bir adamı sevdi küçük kız. Kendisi gibi kocaman acılara sahip bir adam... Hiç tanımadığı bir adamı, gördüğü gibi sevdi. İlk görüşünde saniyelerce kitlendi gözlerine. İçinden sevdi. Kana kana sevdi. Büyük bir sır gibi açmadan ağzını, kalbinin en derinine saklayarak sevdi. Yüzünü sevdi adamın. Saçlarının kokusunu içine içine çekti küçük kız. Gözlerinin içine içine baktı gecelerce. Nefes alışlarını dinledi, kalp atışlarını ezberledi. Yüzüne defalarca baktı. Her çizgiyi, her tebessümü kazıdı aklına teker teker. Ellerini sevdi adamın. Göğsüne yattığı her gece birleşen sıcacık avuçlarını öptü tek tek. Şiirler yazdı ona o uyurken. Yüzüne düşen saçlarını alnına toplarken, dizeleri ardı arkasına sıraladı. Yemekler yaptı ona. Ve alıp yanı başına sıvattı kollarını. En sevdiği kurabiyeyi yaptı onunla. Yüzü düşünce adamın, kendini yedi bitirdi bir parça tebessüm için. Ona kucak dolusu umutlar sundu. Mutluluğu anlatmaya çalıştı küçük kız. Asla onu ne kadar sevdiğini s

Kendimi Buldum

Resim
Küçük bir şairdim ben. Küçücüktüm daha. Küçücüğüm daha. Aşık oldum ben. Ne olduğunu bilmeden. Kalbimin ritminin bozulmasından geçtim, zaman zaman yoklar oldum kendimi hala yaşıyor muyum diye. İlk defa bir adamı tanıyıp da sevmelerden vazgeçtim. İlk defa bir adamın göz bebeklerinde gördüm kendimi. İd'imi ararken orada buldum bana dair her şeyi. Tanımadığım bir adama ilk bakışta tutuldum ben. Sonra yürümeyi unuttum. Konuşmayı unuttum sonra. Yağan yağmurlar kurudu birden. Güpegündüz oldu ortalık. Bir adam doğdu geceme. Hayatıma damdan düştü resmen. Mantığımı kaybettim ve onu aramaktan da vazgeçtim. Neyin nesi olduğunu bilmediğim küçük bir adama aşık oldum ben. Küçük dünyamı uydusu yaptım onun. Bir daha göreceğim zamanları hesaplar oldum. Gözlerimi kapattığımda, karanlığımda buldum onu. Aldığım her nefeste ona dair her şey... O var her günümde. Ben küçük bir kız... Küçük bir şair... Aşık oldum ben. Kim olduğunu bilmediğim Bir adama. Gülüşüne dünyaları sildiğim, K

Umudun Küçük Kadını

Resim
Küçük bir kağıda karalamış SİNEM’im ve demiş ki; ’Gerekenden fazla zamanım var!’ Kısacık bir ömür ve zamansız bir ölüm.. Bu, çok mu gerekliydi ya da bu, gerekli miydi? Hayat boyu bitmek bilmeyen yıl dönümleri yaşarız. Kimini küçük tebessüm, kimini gözyaşlarıyla hatırlarız. Bazen bir şeyler yazar, bazense yakarız. Karaladığım hiçbir şey, değerli değildir benim için. Bu satırlardan başka. Dönüp geriye bakarsam, bugüne dek ne sayfalar yazıp çizmişimdir. Ne acılar yaşamış ne ayrılıklara göğüs germişimdir.  Göğüs geremediğim, üzerinden yıllar geçse de acısını dün gibi içimde taşıdığım tek kaybım vardır.  Sinem'im; Ne çok zaman olmuş sen rüyalarıma gelmeyeli? Seni mezara koyuşumun üzerinden ne çok zaman geçmiş? 14'üm seni benden alıp gideli kaç yıl olmuş melek yüzlüm? Bugün kaç olmuşsun sen? 23'üne girişini birkaç satır yazı ve mezarına bırakılan bir buketle kutlamak nasıl bir cezadır bize? Yıllardır dökülen gözyaşı, hiç mi kurutmaz gözlerimizi? Hiç mi kurumaz yaşlar