Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alkımın Güneşi "Bölüm 30"

Resim
           Günlerim birbirinin aynısı geçip gidiyordu İstanbul'da. Evden çıkmıyordum. Hiç hem de. Markete bile gitmiyordum. Hava da aksi gibi açıp duruyordu. Yağmurlar dinmişti. Güneş birkaç gündür ısrarla yüzünü gösteriyordu. İstanbul sokağa çıkmamı, onu kucaklamamı istiyordu.             İzmir'den ne mesaj geliyordu ne de telefon. Beklenen zaten gelmeyecekti ama beklenenin dışında Koray ve Gökmen da arayıp sormuyordu. İncindikçe inciniyordum anlayacağınız. Önce sevdiğim adam, peşine de dostum dediklerim... Bir bir kırıyorlardı kalbimi. Bu kadar mı değersizdim? Ben bu kadar değer verirken neden hiç önemsenmemiştim? Her dertlerine koşmamış mıydım ben onların? Gökmen sokağa atıldığında evimi açmamış mıydım? Neredeyse her akşam aynı masada yemek yememiş miydim onlarla? İçtiğim suya kadar bölüşmemiş miydim?             Tüm bu soruları bir bir İstanbul'a sordum. Kadıköy'de iskelede otururken yineledim hepsini. Boğazı seyrederken de tekrarladım. Yedi tepeden her

Alkımın Güneşi "Bölüm 29"

Resim
          Otogara geldiğimde nereye gideceğimi hala bilmiyordum. Cebimdeki paraya da bakacak olursak çok bir seçeneğim yoktu. Gideceğim yerde kalma paramı karşılasam yemek için param kalmayacaktı. Ya da bir iki günden fazla kalamayacaktım. Ve bu ülkede sokaklar, çocuklar için olduğu kadar kadınlar için de tehlikeliydi. En güvendiğiniz sokakta bile canice tecavüze uğrayıp, öldürülüp bir çöplüğe atılabilirdiniz. Hakkınızı aramak, sesinizi duyurmak için çıktığınız sokakta babanız yaşındaki adamlar tarafından dayak yiyerek de ölebilirdiniz. Ya da ekmek almak için çıktığınız sokakta polis tarafından da vurulabilirdiniz. Bu durum karşısında çok fazla bir seçeneğim kalmıyordu. Günlerdir her aramasını meşgule aldığım babamı aradım.             -Kızım? Niye açmıyorsun telefonlarımı? Annenle konuşmasan başına bir şey geldi sanacağım. Çok üzüldüm. Neden konuşmuyorsun benimle?             -Baba seni çok özledim.             -Ben de seni çok özledim güzelim benim. Noldu niye ağlı

Alkımın Güneşi "Bölüm 28"

Resim
            Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden valizimi alıp evden çıktım. Gitmek istediğime de emin olamıyordum işin aksi. Hiçbir durak beni kabul etmeyecek gibiydi.             -Çıktım ben evden.             -Bizim evin orada bekle. İniyorum aşağı.             Ooo aşağı inme zahmetinde bulunmuştu Koray bey. Misafirlerini nasıl da yalnız bırakmıştı öyle?             -Naber kız? diye gülümseyerek geldi Gökmen. Hayret! Buralardaydı ve günlerdir beni aramıyordu. Zamanında evimden çıkmıyorken şimdi arayıp sormuyordu bile. Her şeye şahit olmuşken, yaralarımı sarmışken şimdi umrunda değildim. Ne bekliyordum ki zaten? Hayal ettiğim gibi olur, yanımda kalır, beni mutlu etmeye mi çalışırdı yani? Sahi kim yapardı ki bunu? Kaç insan dostum dediğini ayağa kaldırmak için uğraşırdı düştüğü zamanlarda? Oysa ki ben Gökmen için her şeyi göze alırdım. Başında da beklerdim gece gündüz, yüzü gülsün diye kendimi de parçalardım. Bunu o da çok iyi biliyordu. Ama ben yaptım diye

Alkımın Güneşi "Bölüm 27"

Resim
          Sabah sekizde uyanmak için alarm kursam; kaçta yatarsam yatayım uykumu alamamış bir şekilde uyanır ve saniyeler içinde bütün alarmları kapatıp yeniden uyurdum. Fakat bu sabah kendiliğimden uyandım. Öyle bir alarm düşünün ki; beyniniz kursun onu. Ertele tuşu olmasın ve yataktan çıkana kadar da susmasın.             Birkaç gündür yarısına kadar doldurulmuş vaziyette salonda duran valizi aldım önüme. İlk defa gördüğüm bir şeymiş gibi inceledim uzun uzun. O sırada kafamdan hangi düşünceler geçti, hangi sesleri bastırmayı denedim? Bilmiyorum. Sonra kalktım bir çırpıda oturduğum yerden. Dolabımda kalan kıyafetlerimi toparladım. Ne var ne yoksa doldurdum valizime. Ojelerimden ve makyaj malzemelerimden vazgeçtim. Rimelim olmadan markete bile gitmezken, onu yanımda istemedim bu kez. Elbise, pantolon, ayakkabı derken yarım saat sonra her şey hazırdı. "Gidiyorum!" diye bağırıyordum adeta. Peki nereye gidecektim? Bunu bilmiyordum hala. Her şeyden önce bir kez daha ok

Alkımın Güneşi "Bölüm 26"

Resim
             Blogu kapatırken Koray’ın numarasını çevirdim.             -Napıyorsunuz?             -Oturuyoruz. Film falan izliyoruz.             -İyi madem geleyim ben de.             -Gelme.             -O niye? Uyuyacak mısınız?             -Yok da Güneş'ler burada.             -Güneş'ler?             -Güneş, Gökmen, Tuğçe.             -Ve ben gelemiyorum?             -Hayır canım. Gel istersen. Kötü olursun diye gelme dedim ben.             -Tamam Koray. İyi eğlenceler.             -Kızma ban...              Çoktan kapatmıştım telefonu. Ne demek Güneş'ler burada? Tuğçe burada ne demek ya? Sen nasıl alırsın o kızı içeri? Üstelik bana gel demişken? Tuğçe kim ya? Ne zamandır tanıyorsun sen onu? Benim gitmemi mi beklediler gelmek için? Dünden razıymışsın resmen Tuğçe'yle arkadaş olmaya.             Yine dolmuştu gözlerim. Güneş ve Tuğçe Koray’ın yatağında birbirlerine sarılıp uzanırken, en sevdiğim filmlerde

Alkımın Güneşi "Bölüm 25"

Resim
                      -Ne oldu bileklerine?             O da görmüştü işte. Bir anda gözüne takılmıştı Batu'nun ve şuan fazlasıyla endişeli görünüyordu. Müziği kısmış, anlatmamı bekliyordu. Benim lanet olası gözlerim bir kez daha doldu.             -Şşş tamam sakin ol. Sağa çekeyim öyle konuşalım.             Dediği gibi de oldu. Sağa çekmiş ve arabanın kaputuna yaslanmıştık. Ben rüzgara dönmüştüm yüzümü. Gözyaşlarımı saklamak istemiştim. Aynı zamanda dinsin istemiştim yaşlarım. Hikayemi unutmaya başladığım sıralarda bileklerim onu unutmayayım diye bas bas bağırıyordu resmen. Nasıl unutacaktım bu hikayeyi?             Bir saat sonra bütün hikayeyi artık Batu da biliyordu. Size bir tavsiye: Eğer ki karşınızdaki adam aşşırı yakışıklıysa ve bir an olsun aşk acınızı bir kenarı bırakıp onunla ilgili pembe hayaller kurmaya başladıysanız; ona ne olursa olsun aşk hayatınızdan bahsetmeyin. Hele ki kapattığınız/kapatmaya çalıştığınız defterleriniz fazlasıyla acı doluysa