Kayıtlar

yürek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bunun Adı İtiraf, Bunun Adı İsyan

Resim
Kendime bir karakter yarattım. Sıfır kilometre... Nasıl yaptığımı sormayın. Yapamayacağımı da söylemeyin. Yaparım çünkü. İsteyen herkes başarabilir bunu. "Yıllarca aptal gibi kimliğimi arayıp gidip en boktan karakterin üstüne koydum." Tıpkı bu dizedeki gibi oldu. Kim olduğumu, ne olmak istediğimi, ne zaman mutlu olduğumu aradım yıllar yılı. Bulamadım. Hepsinde yamalı mutluluklarım oldu. Ağız dolusu kahkahalarıma birer kurşun sıkıldı her defasında. Sonra hiçbir zaman doğru düzgün çalışmayan beynim yine aptal adımlarından birini attı. Hepsini denemiştim mutlu olmak için. Denemediğim son bir vardı. Ne kaybederdim? "Dibi görmüşsen bir sonraki hamlen yukarı doğrudur." Batabileceğim daha fazla bir çukur yoktu. Ben zaten en dipteydim. Ne yaparsam yapayım kendimi daha fazla mahvedemezdim. Niye burada uzun uzun açıklama yapıyorum ki size? Kimsiniz siz? Ben dibi boylarken tuttunuz mu elimi? "Yapma!" dediniz mi bir gün olsun? Uzattınız mı elinizi? O y

Daha Çok

Resim
Geçmişten bugüne değişen çok şey var. Değişmemesi mümkün değil aslında. Olması gereken oluyor; hep olduğu gibi... Olması gereken beni eksiltiyor, enkazlara gömüyor. Benim ruhumdan her adımda bir parça alıp da götürüyor. Getirmiyor geri. Ne götürdüğünü getiriyor ne de yenisini... Her geçen gün biraz daha eksiliyorum. Biraz daha bıkıyorum kendimden. Kendim! Bir zamanlar nasıl severdim. Sevişlerimi severdim bir zamanlar. Yıldızlar ekleye ekleye severdim. Parmak uçlarıma kalkıp gözlerim kapalı sonsuz kez dönerdim. Sevdiğim zamanlar ne güzeldim! Ne huzurlu, umutlu, nasıl mutluydum. Yüreğime aşk değerdi ve ben baştan aşağı aşk olurdum. Aşk kokardı saçlarım. Hiç olmadığım kadar fazla olurdum. Ruhum fazlalaşırdı. Ruhum; bedenime sığamayacak kadar çok olurdu. İç organlarımın her biri sevgiyle dolup da taşardı. Eksildim. Her yeni gün; biraz daha çaldı sevgimi, ruhumu... Umut getirmedi. Kalan umudumu alıp da götürdü. Getirmedi geri. Nefesim eksildi. Daha çok sigara içtim her geçen gün

İstedim

Resim
Bugün; aramıza aylar girmemiş gibi koşup sarılmak istedim boynuna. Kapıdan çıktığım an yolun başında kollarını açmış, gözlerinin içiyle gülerek bakmanı istedim yüzüme. Sonra bana bir ömür gibi gelecek olan o yolu saniyelerce koşup atlamak istedim kollarına. Sarıl istedim. Boynuma, ruhuma, yüreğime sarıl istedim. Koklaya koklaya öp saçlarımı yeniden. Boynumdan içine çektiğin huzur olsun istedim. Kötü hissetme kendini tüm bunları bana sunamıyorsun diye. Ben sadece içimde kalmasın istedim. Aylardır kayıp olan ilhamımı yeniden bulup karşıma çıkaran adama teşekkür etmek istedim. Çok şey istedim de bunların sadece bir kısmını sana söyleyebildim. Hepsini söylemeyi de isterdim elbette. Sen sustun, ben çekindim. Sen gözlerime bakamadın, ben bakmak için kendimi parçaladım. Seni ne çok özledim ben! Yokluğunda nasıl güzel umutlara sardım sevgini biliyor musun? En güzel yıldızlara kondurdum senli dileklerimi. Bir gün gelmeni nasıl istedim öyle! Gelmeni istedim de yine gidebileceğini d

Ne Çok Kez

Resim
Ben ne çok sevdim senden sonra içmeyi, tanımadığım kollarda dans etmeyi, tanımadığım yataklarda uyanmayı... Ruhu çekilmiş bir bedene hapsolmayı, alkolün damarlarımla ilk buluştuğu an söylenen şarkıları... Ben nasıl da şen kahkahalar atardım senin kollarında. Dudaklarım birbirine kavuşmazdı mutluluktan. Kalkan her kadeh senin şerefine tokuşturulurdu uzaktan uzaktan. Ne çok sevdim ben ruhsuz bedenimi. Müziğin ritmiyle sağa sola sallanan, düştüğü yerde yabancı bir kolda ayağa kalkacağını bildiğim orospu bedenimi. Sevdim mi gerçekten? Senden sonra dokundum mu boynuma? Damarlarımın üzerinde bıraktığın küçük izleri kaç kez okşadı parmaklarım? Peki başka parmaklar? Ne çok sevdim adını ilk kez duyduğum barlarda bir göz kırpmayla gelen içkileri. Oysa sen varken nasıl da usluydum. Kollarında eşlik ederdim ilk kez duyduğum müziklere. Sırtımı dönerdim sana ve bilirdim ki karnımda kavuşacak ellerin. Dudakların defalarca kez boynumla sevişecek insanların ortasında; hem de hiç utanmadan. Be

En Çok Nefret Yakışır Aşkın Üzerine

Resim
Bu gece; yaşanmış, yaşanmamış veyahut yaşanamamış onca şeyi koydum bir kutuya. Bugüne dek tanıdığım ya da yanlış tanıdığım kim varsa kim yoksa o kutuda. Ben bu gece yüreğimi çıkardım koydum önümdeki masaya. Sevmezsin diye beyaz ışığı, beyaz ışıkla donattım odamı. Yanlış tanıdığım insanlara bir yenisini ekledim bu gece. Çok koydum başına da. Bir zamanlar sevgimin önüne koyduğum çok; bu kez yanlışların önünde durdu. Sevgimden çok yakıştı buraya. Hoş! Sevgimi çirkinleştiren de aynı adamdı. Kulaklarını tıkayıp, gözlerini kapatıp da yaşarsın aşkı. Duymazsın gerçek dünyayı, görmezsin insanları. Doğru olan aşktır ve doğru aşk için gereken de soyutlaşmaktır. Somutlaştıranınsa yine aynı aşk olacağını bilemezsin tabi. Gün gelir seni rüyalarla buluşturan aşk; bir çırpıda uyandırıverir. Sonra dikilir karşına. Aşk sanıp da yaşadığını hiç çekinmeden kirletir. Yüz vermek olur adı ya da kendini çok değerli görmek. Hoş! Kendini sevdiğin adamın gözünden değerli de görmemişsindir ya hiçbir

Bazı Adamlar

Resim
Boğulduğumu, nefes alamadığımı hisseder oldum bu aralar. Boğan kim derseniz yine benim aslında. Sebepleri ürettim belki ama sonuçların böylesine ağır olacağı geçmezdi aklımın ucundan. Ne zaman bu kadar yalnız kaldım ben? Ne zaman böylesi yoruldum yalnızlıktan? Kaçacak delik arardım kalabalıkların içinde bir zamanlar. Şimdi ne değişti de bir ses arıyorum küçük hücremde? Ayaklarımı uzatıp elime kahvemi aldığımda en sevdiğim diziye odaklanamıyorum bir aralar vakit bulamazken. Bir aralar sessiz kaldığım an yokken artık kendi sesimi unutuyorum. Büyük mutluluklarla yaptığım en sevdiğim yemekleri yiyemiyorum artık. Tek başına en güzel yemek bile berbat oluyor sanki. Tuzu eksik kalıyor ve sonradan ekleyince de düzelmiyor. Ya da pişmiyor mesela böreğin altı. Umutlarım gibi çiğ kalıyor. Ne yaparsan yap! Çift kupam kullanmadıkça toz bulutuna dönüşüyor. Kalbimin yarısını tamamlayan yokken kullanasım gelmiyor. Kapımı kilitlemeden yatağa giremiyorum artık. Güveneceğim bir insan yok artık evi

İğreti Sevda

Resim
İçimden mevsimler geçiyor; mevsimlerin içinden geçmemden ziyade. Bedenim; soğuktan donmak üzereyken güneşler açıyor kalbimde. İçimden; içinde 'ben' olmayan sevdalar geçiyor. Gördüğüm her aşka imrenircesine bakıyorum. Vitrindeki o pahalı oyuncağa aşık çocuk gibi. Vitrinleri geziyorum da boy boy aşk beğeniyorum kendime. Niyeyse olmuyor hiçbiri bedenime. Pot duruyor, oturmuyor. Sevda; üzerimde komşunun büyük çocuğunun eski elbiseleri kadar iğreti kalıyor.  Bu aralar gülüşlerim de iğreti duruyor dudaklarımda. Koca gözlerim kocaman bakmak istemiyor sanki hiçbir şeye. Uzun zamanların sonunda çekilip bir köşeye bakıyorum aynadan kendime. Hayatıma, yaşadıklarıma... En çok da umutlarıma bakıyorum. Hayallerime bakıyorum sonra. "Ne istedim, ne yaşıyorum?" diyorum zaman zaman. Aslına bakarsan; bundan başka da bir cümle kurmuyorum pek fazla. Tezatlıklarımı izliyorum tırnaklarımı dişleyerek. Kırılıp dökülen hayallerime artık sitemle de bakmıyorum. Kırgın, buruk, umutsuz teb