Kayıtlar

uyku etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sana Rağmen

Resim
Öyle bir şey var ki seninle aramızda! Bazen yokken bile aklımdasın. An oluyor; olduğun anları unutuyorum. Nefes alamıyorum bazen yanında. Bazen de yokken nefes alamıyorum. Bazı anlar seni görmek için oyunlar oynarken; bazı anlar ise seni gördüğümde yanında olmak istiyorum. Sensiz bitirmek istemiyorum hiçbir günü. Göğsünde uyumak istiyorum. Rüyalarında sayıkladığın onlarca anıya eşlik etmek istiyorum. Sabah kahvaltılarına, öğle, akşam yemeklerine, içtiğin kahvelere... Öyle anlar geliyor ki sadece sana koşup anlatmak istiyorum. Öyle mutluluklarım, öyle hüzünlerim... Bazen sokakta başını okşadığım köpekten bile bahsetmek istiyorum sana. Sensiz geçirdiğim her anımda aldığım nefeslerden bahsetmek istiyorum. Sonra kim olduğunu hatırlıyorum. Hiçbir şeyin olmadığım geliyor aklıma ve susuyorum bazen. Sebebini sorduğun susuşlarım bundan çoğu zaman. Sohbetin tam ortasında öperek susturmak istiyorum seni. Bazense başımı omzuna yaslamak ve saçlarımı okşaman senin. En çok da gözlerimi... A

Hayal Edemezsin

Resim
Beni Dinleyerek Oku Öyle güzel yerlerinde yattım ki senin! Boynunda yattım mesela. Aşka davet eden büyüleyici kokunla sarhoş oldum; içtiğim içkiden ziyade. Gözlerindeki buğudan döndü başım. Ayağa kalktığımda sarsıldıysam; ellerine tutundum. Alev alev yanan avuçlarına... Omuzlarına tutundum. Başıma cüretkarca yastık olan omuzlarına... Sakallarında uyudum. Yüzümün her zerresini kaşındıran ama seni çığlık çığlığa haykıran sakallarına bıraktım rüyalarımı. Uykulu nefesini çektim içime nefes diye. Verdiğin her nefesi özenle doldurdum ciğerlerime. Bunca zaman sonra ne iyi geldi! Bilir misin? Yüreğimi, bedenimi buzlukta tutuyormuşum da sen çıkarmışsın oradan. Aslında yaptığının farkında olmadan... Bunca zaman sonra korktuklarımı anlattım sana. Yokluğunu, sana yüklediğim sorumluluğu, gözümde ulaştığın arşı... Bunca zaman sonra tenimde hissettim rüzgarı. Göğsünü, göğsümde; ellerini, yüzümün her yerinde... Kokunu yeniden üzerimde buldum. Saç tellerimin arası sen doldu. Göğsünde ya

Bunun Adı İtiraf, Bunun Adı İsyan

Resim
Kendime bir karakter yarattım. Sıfır kilometre... Nasıl yaptığımı sormayın. Yapamayacağımı da söylemeyin. Yaparım çünkü. İsteyen herkes başarabilir bunu. "Yıllarca aptal gibi kimliğimi arayıp gidip en boktan karakterin üstüne koydum." Tıpkı bu dizedeki gibi oldu. Kim olduğumu, ne olmak istediğimi, ne zaman mutlu olduğumu aradım yıllar yılı. Bulamadım. Hepsinde yamalı mutluluklarım oldu. Ağız dolusu kahkahalarıma birer kurşun sıkıldı her defasında. Sonra hiçbir zaman doğru düzgün çalışmayan beynim yine aptal adımlarından birini attı. Hepsini denemiştim mutlu olmak için. Denemediğim son bir vardı. Ne kaybederdim? "Dibi görmüşsen bir sonraki hamlen yukarı doğrudur." Batabileceğim daha fazla bir çukur yoktu. Ben zaten en dipteydim. Ne yaparsam yapayım kendimi daha fazla mahvedemezdim. Niye burada uzun uzun açıklama yapıyorum ki size? Kimsiniz siz? Ben dibi boylarken tuttunuz mu elimi? "Yapma!" dediniz mi bir gün olsun? Uzattınız mı elinizi? O y

Güç

Resim
"Gecenin bir yarısı uykunuzdan uyanıp sigara yakmanıza sebep olanları affetmeyin. Sineye çekin ama affetmeyin." Her affediş, yenisini getirir çünkü. Affettiğin her insan, koca bir günah yükler sırtına. Ezilir kalırsın. Ne kaldırabilir ne doğrulabilirsin o yükün altında. İyisi mi siz, aklınıza her geldiğinde sigara yaktığınız hiçbir insanı affetmeyin. Her yeni güne de bunu bilerek başlayın. Daha güçlü olursunuz bu defa. Güç, avuçlarınızda olur. En güçlü olursunuz. Yönetirsiniz onu vicdanı sızladığında. Belki yarın, belki 50 yıl sonra. Ben ise; seni asla affetmeyeceğim. Ne bugün ne 50 yıl sonra...

Masal Roman Olmuş

Resim
Büyük acıları olan, küçük bir adamı sevdi küçük kız. Kendisi gibi kocaman acılara sahip bir adam... Hiç tanımadığı bir adamı, gördüğü gibi sevdi. İlk görüşünde saniyelerce kitlendi gözlerine. İçinden sevdi. Kana kana sevdi. Büyük bir sır gibi açmadan ağzını, kalbinin en derinine saklayarak sevdi. Yüzünü sevdi adamın. Saçlarının kokusunu içine içine çekti küçük kız. Gözlerinin içine içine baktı gecelerce. Nefes alışlarını dinledi, kalp atışlarını ezberledi. Yüzüne defalarca baktı. Her çizgiyi, her tebessümü kazıdı aklına teker teker. Ellerini sevdi adamın. Göğsüne yattığı her gece birleşen sıcacık avuçlarını öptü tek tek. Şiirler yazdı ona o uyurken. Yüzüne düşen saçlarını alnına toplarken, dizeleri ardı arkasına sıraladı. Yemekler yaptı ona. Ve alıp yanı başına sıvattı kollarını. En sevdiği kurabiyeyi yaptı onunla. Yüzü düşünce adamın, kendini yedi bitirdi bir parça tebessüm için. Ona kucak dolusu umutlar sundu. Mutluluğu anlatmaya çalıştı küçük kız. Asla onu ne kadar sevdiğini s

Alısma Teoremi

Alışmak diye bir duygu var. Yapışır eninde sonunda bir yerde yakana, ne yaparsan yap bırakmaz. İnsan sabah erken kalkmaya alışır mesela. Bir çocuk, okuldan geldiğinde ellerini yıkamaya alışabilir. Alışabilirsin hayatın seni umursamadan akıp giden tavrına. Aslına bakarsan, alışırsın bir çok şeye. Öyle ya da böyle mecbur kalırsın. Koca yatağında bir başına uyurken her gece, günün birinde bir adamın göğsünde gözlerini açmaya alışabilirsin mesela. Başlarda yadırgarsın. Uyandığın an korkabilirsin hatta. Yanında ne işi olduğunu sorgulayabilirsin sevgilin de olsa. Dedim ya! Alışırsın işte her gece onun göğsünde uyumaya. Gözlerini kapatmadan önce öptüğün son yüz ve açtığında gözlerini, sana gülümseyen iki güzel göz... Sarılırsın o an. Sarılmaya da alışırsın kalbi olan bir adama. Adamın yüzünün her karesine alışırsın, ezberlersin tenini. Karış karış bilirsin her hücresini. Alışırsın aşka; tutkuya, huzura alışırsın. Kapıyı kilitlemesen de olur. Kollarında yattığındır kahramanın. Gün ge