Cennet

Şimdiden öncede sıkışıp kalmış dizelerimi yokluyorum şimdi. Kafamda yazmaya başlayıp, yarım bıraktığım dizeler bunlar. Ne tamamı var ne büyük kısmı eksik. Biraz kesik kesik sadece.

Yanıbaşımdasın. Gözümü açtığımda öldüğümü sandığım gün gibi tıpkı. Habersiz değilsin bu kez. Bile isteye, başımı omzuna yasladığımsın. Saçlarını okşarken söylediğim onlarca şey var. Dışımdan söylemeye cesaret edemeyip yutuşlarım tüm sözleri. Açınca gözlerini, fark etme diye kapanan göz kapaklarım ve ısrarla sana doğru atan kalp atışlarım var.

Bunların her birini gözlerine baka baka söylesem, sona erecek sanki. Henüz yeni başlamış masal, kendini yazmadan her güzelliği yok edecek gibi.

Ben;

Hala öldüğümü düşünüyorum. Gözümü açıp seni gördüğüm her an, cennette sanıyorum hala kendimi. Sesini duyar duymaz gülümsemeye başlıyorum. Sonra büyü bozulmasın diye engel oluyorum kendime.

Mesela sana hiç güzel şeylerden bahsetmiyorum. Seni nasıl sevebileceğimi anlatmıyorum sana. İzin versen ne kadar mutlu olabileceğimizi de söylemiyorum. Seni gözümde ne denli büyüttüğümü sakın bilme! Ve uzun uzun da bakma gözlerime. Sonra anlarsın. Korkarsın sonra ve çekip gidersin. Bu benim son isteğim bile olmayacak hiçbir zaman. Sen gitmezsen de alırlar seni. Çünkü güzel olan her şeyi alıyorlar benden.

Ne de güzel gülüyorum senin yanındayken. Zaman zaman da nasıl güzel kızdırıyorsun beni. Sonra bir bakıyorsun, ya da ellerimiz buluşuyor tesadüfen. Ben yine başa sarıyorum. O odaya girdiğim ilk ana dönüyor ve saniyelerce sana kitleniyorum yeniden. Göz kapaklarımı yumuyor ve avuçlarımda  avuçlarını hissediyorum. Açtığımda gözlerimi karşımda sen! Sırtımı yasladığım da göğsüne yaslandığım da sen!

Belki de ben öldüm! Belki de ben cennete gömüldüm! Sonra seni verdiler yanıbaşıma. Kalbime oturttular kalbini ve kenetlediler avuçlarımızı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen