Kayıtlar

hüzün etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sana Rağmen

Resim
Öyle bir şey var ki seninle aramızda! Bazen yokken bile aklımdasın. An oluyor; olduğun anları unutuyorum. Nefes alamıyorum bazen yanında. Bazen de yokken nefes alamıyorum. Bazı anlar seni görmek için oyunlar oynarken; bazı anlar ise seni gördüğümde yanında olmak istiyorum. Sensiz bitirmek istemiyorum hiçbir günü. Göğsünde uyumak istiyorum. Rüyalarında sayıkladığın onlarca anıya eşlik etmek istiyorum. Sabah kahvaltılarına, öğle, akşam yemeklerine, içtiğin kahvelere... Öyle anlar geliyor ki sadece sana koşup anlatmak istiyorum. Öyle mutluluklarım, öyle hüzünlerim... Bazen sokakta başını okşadığım köpekten bile bahsetmek istiyorum sana. Sensiz geçirdiğim her anımda aldığım nefeslerden bahsetmek istiyorum. Sonra kim olduğunu hatırlıyorum. Hiçbir şeyin olmadığım geliyor aklıma ve susuyorum bazen. Sebebini sorduğun susuşlarım bundan çoğu zaman. Sohbetin tam ortasında öperek susturmak istiyorum seni. Bazense başımı omzuna yaslamak ve saçlarımı okşaman senin. En çok da gözlerimi... A

Alkımın Güneşi "Bölüm 44"

Resim
İki haftalık zorlu sınav maratonumu bitirdiğimde Güneş’ten hala ses çıkmamıştı. Koray zaten vefasızdı, arayıp sormazdı. Güneş de ne Koray’ı ne de beni aramıştı. Gökmen de kayıplardaydı. Bir şeyler dönüyordu. Bu kadar suskunluk hiç hayra alamet değildi. Artık hiç yoktan Gökmen’i arayıp bir şeyleri yoklamam gerekiyordu. -Nasıl gidiyor canım? Sesin soluğun çıkmıyor? -Asıl senin çıkmıyor. Sevgilinden bize vakit ayıramaz oldun. -O gece ayrıldık biz Poyraz’la. Çok da önemli bir şey değildi zaten. -Aaa ciddi misin? Şaşırmıştı. Ama şaşkınlığının yanı sıra bir de tereddüt vardı sesinde. Birazcık da endişe. -Niye noldu? Neyine şaşırdın bu kadar? -Ne bileyim kızım. Güneş defterini kapattın sanıyordum. -O defter hayatıma giren biriyle kapanacak bir defter değil canım. -Unutmaya çalışıyordun ama? -Napmaya çalışıyorsun Gökmen? Amacın ne? Bir şey mi biliyorsun? -Hadiii… Yine başladın deli deli konuşmaya. Ne bilicem kızım. Güneş İstanbul’da. Ben ayrıl

Özetle Üniversite

Resim
Bi mağazada mesaimin bitişini beklerken kat bilgisayarımdan öğrendim hayallerimin şehrine kavuştuğumu. Evet hayallerim... Ete kemiğe bürünmemiş olan ama "İzmir olsun da gerisi hallolur." diye şekillendirdiğim, ne olduklarını bile bilmediğim hayallerim... Yalnızca İzmir'de yaşamayı seveceğimi biliyordum. Sevmem gerekiyordu yaşamayı. Çünkü yaşıyordum ve sevmiyordum yaşadığımı. Kendime bir fırsat sunmuştum. İyileşip, yeniden başlayacaktım. Kaybettiğim arkadaşlarıma acımayacaktım. Yeni insanlar... Hep sevmişimdir yeni insanları tanımayı. Yüreğimdeki yarım kalan çocukluk aşklarımın defterlerini kapatmakla kalmayıp yakacaktım da. Çünkü İzmir! Havası bile mutluluk kokan şehirdi benim için. Mutluluk ilk kez oluk oluk akacaktı damarlarımda. İlk sene yurt... Aileden ilk uzak kalış... İlk bir hafta telefonda salya sümük ağlamak... Özlemek, geri dönmek istemek, bir yandan da kendine şans tanımak... Karmaşa içerisinde geçen, göz açıp kapayıncaya kadar geçen, neyin ne olduğun

Alkımın Güneşi "Bölüm 22"

Resim
          Hastaneden çıktığımızda yeteri kadar karışık olan kafam daha da bulanmıştı. Kalbim daha çok kırgındı artık. Hatta bundan daha fazla kırılamazdı herhalde. Canım daha fazla yanamazdı. Artık yapmam gereken tek şey vardı. Güneş'i sonsuza dek aklımdan, kalbimden atmak... İşin kötüsü bunu yapacak ne isteğim vardı ne de cesaretim. Güneş benim inancımdı. Yaşama tutunmama tek sebepti. Umudumdu Güneş. Cennetimdi. Her yeni güne uyanmama sebep ondan başkası değildi. Yüzüm gülüyorsa, o yanımdaydı. Onsuz geçirdiğim her saniye canımdan can alıyordu adeta. Hayatımı bu denli kaplayan adamı unutmam gerekiyordu şimdi. Canımdan can katıp da sevdiğim adamı bir çırpıda unutmalıydım. Birlikte hiç uyunmamış gibi. Yemekler yapılmamış, şarkılar söylenmemiş gibi. Bir çırpıda unutmam gerekiyordu onu şimdi. Hemen şuan! Yoksa acırdı. Daha ne kadar acıyabilirdi ki? Ama acırdı işte canım. Onu şu saniye unutmazsam ne kabuslarım eksik olurdu ne de gülebilirdi artık yüzüm. Peki ha diyince unutuluyor

Daha Çok

Resim
Geçmişten bugüne değişen çok şey var. Değişmemesi mümkün değil aslında. Olması gereken oluyor; hep olduğu gibi... Olması gereken beni eksiltiyor, enkazlara gömüyor. Benim ruhumdan her adımda bir parça alıp da götürüyor. Getirmiyor geri. Ne götürdüğünü getiriyor ne de yenisini... Her geçen gün biraz daha eksiliyorum. Biraz daha bıkıyorum kendimden. Kendim! Bir zamanlar nasıl severdim. Sevişlerimi severdim bir zamanlar. Yıldızlar ekleye ekleye severdim. Parmak uçlarıma kalkıp gözlerim kapalı sonsuz kez dönerdim. Sevdiğim zamanlar ne güzeldim! Ne huzurlu, umutlu, nasıl mutluydum. Yüreğime aşk değerdi ve ben baştan aşağı aşk olurdum. Aşk kokardı saçlarım. Hiç olmadığım kadar fazla olurdum. Ruhum fazlalaşırdı. Ruhum; bedenime sığamayacak kadar çok olurdu. İç organlarımın her biri sevgiyle dolup da taşardı. Eksildim. Her yeni gün; biraz daha çaldı sevgimi, ruhumu... Umut getirmedi. Kalan umudumu alıp da götürdü. Getirmedi geri. Nefesim eksildi. Daha çok sigara içtim her geçen gün

Alkımın Güneşi "Bölüm 14"

Resim
                      Çayı demledikten sonra hızlıca odayı toplayıp salondaki mont yığınına el attım. Üşenmeden hepsini tek tek topladım. Hatta sonra oturup oje sürdüm bir de. Birazdan çıkarım diyen Gökmen bir saat geçmesine rağmen hala gelememişti. Her zamanki haliydi ve ben bu duruma fazlasıyla alışmıştım.             Bir demlik çayı bitirip, Google Earth’de bütün sahilleri tek tek dolaştıktan sonra Maya’nın banyo yapmış fotoğrafı telefonuma geldi. Gönderen Güneş’ti. Maya’yı yıkamışlardı ve peşi sıra da ses kaydı yolluyordu. Anlaşılan Koray’da parti başlamıştı şimdiden. Üzerimi değiştirdikten sonra Koraylara geçtik. Hala ıslak olan Maya tarafından uzunca bir süre yalandıktan sonra Koray’ın odasına geçebildim. Güneş bilgisayarın başındaydı. Kafasını çevirip baktığında kaş gözle “Konuştunuz mu?” diye sormayı başardım. O da “Evet” anlamında başını salladı. Ben yine aynı kaş gözle “Durumun ne olduğunu” sordum ve sıkıntı olmadığını öğrendim. Rahat bir nefes alıp Koray’ın balkon

Alkımın Güneşi "Bölüm 7"

Resim
            Evin oradaki kafeye doğru koşar adımlarla yürürken planın üzerinden defalarca geçtik. Anlamadığım ben neden dahil olmuştum bu plana? Hazal’dan intikamdı alt tarafı. Ama herkesin biriyle hesabı varmış onu anladım. Eski sevgilim, beni aldattığı için ben intikam alacaktım. Aynı adam(!) Gökmen’i işten kovduğu için Gökmen intikam alacaktı. Hazal Koray’ın arkadaşıyla orada olduğu için Koray intikam alacaktı ve Pınar Hazal’dan nefret ettiği için o da intikam alacaktı. Tek günahsızımız benim cennet gözlü Güneş’imdi ve bu kadar günahsız kalmasın diye Koray onu da intikam planlarımıza dahil etmişti. Olay çok basitti. Eski sevgilimi onunla kıskandıracaktım. Elbette ‘İstemem, yan cebime’ yaptım.             Kafenin önüne gelmek üzereyken Koray’la Pınar ayrıldılar. Sonradan geleceklerdi. Önce Hazal’ın oturduğu masayı öğrenmemiz gerekiyordu. Onun gözüne sokacakları için Hazal’ın oturduğu masaya en yakın kapıdan şaşalı bir giriş yapacaklardı. Gökmen de sonradan girmeyi tercih ett

Alkımın Güneşi "Bölüm 5"

Resim
            Güneş'i Gökmen'i ve Koray'ı görmeden birkaç gün geçirdim. Bu zaman zarfında Güneş, Gökmen'den telefon numaramı almış, mesaj atmıştı. Çok yoğun olduğum bir anda ısrarla yazıyordu üstelik. Elimden geldiğince cevap vermeye çalışsam da biraz geç oluyordu bu cevaplarım. O da üstelememişti daha sonra.             Alsancak'tan döndüğüm bir akşam, Koray'ı göresim geldi. Koray'a geçerken Güneş'i de bir yoklayayım da o da gelsin diye düşünüp peş peşe mesajlar attım. O cevap yazana kadar ben Koray'a gitmiştim ve çoktan sinirlenmeye başlamıştım Güneş'e.             -"Şans’ın burada ne işi var Koray? Güneş'le Gökmen nerede?" dedim yalnızlıktan gözyaşlarına boğulmuş güzeller güzeli kızı kucağıma alırken.             -Geçen gece gelmişlerdi, sabahına biri okula biri işe gitti, onu da bana bıraktılar.             -Geçen gece derken?             -İki gün önce işte.             -Şans iki gündür sende yani?

İstedim

Resim
Bugün; aramıza aylar girmemiş gibi koşup sarılmak istedim boynuna. Kapıdan çıktığım an yolun başında kollarını açmış, gözlerinin içiyle gülerek bakmanı istedim yüzüme. Sonra bana bir ömür gibi gelecek olan o yolu saniyelerce koşup atlamak istedim kollarına. Sarıl istedim. Boynuma, ruhuma, yüreğime sarıl istedim. Koklaya koklaya öp saçlarımı yeniden. Boynumdan içine çektiğin huzur olsun istedim. Kötü hissetme kendini tüm bunları bana sunamıyorsun diye. Ben sadece içimde kalmasın istedim. Aylardır kayıp olan ilhamımı yeniden bulup karşıma çıkaran adama teşekkür etmek istedim. Çok şey istedim de bunların sadece bir kısmını sana söyleyebildim. Hepsini söylemeyi de isterdim elbette. Sen sustun, ben çekindim. Sen gözlerime bakamadın, ben bakmak için kendimi parçaladım. Seni ne çok özledim ben! Yokluğunda nasıl güzel umutlara sardım sevgini biliyor musun? En güzel yıldızlara kondurdum senli dileklerimi. Bir gün gelmeni nasıl istedim öyle! Gelmeni istedim de yine gidebileceğini d