Alkımın Güneşi "Bölüm 30"


           Günlerim birbirinin aynısı geçip gidiyordu İstanbul'da. Evden çıkmıyordum. Hiç hem de. Markete bile gitmiyordum. Hava da aksi gibi açıp duruyordu. Yağmurlar dinmişti. Güneş birkaç gündür ısrarla yüzünü gösteriyordu. İstanbul sokağa çıkmamı, onu kucaklamamı istiyordu.

            İzmir'den ne mesaj geliyordu ne de telefon. Beklenen zaten gelmeyecekti ama beklenenin dışında Koray ve Gökmen da arayıp sormuyordu. İncindikçe inciniyordum anlayacağınız. Önce sevdiğim adam, peşine de dostum dediklerim... Bir bir kırıyorlardı kalbimi. Bu kadar mı değersizdim? Ben bu kadar değer verirken neden hiç önemsenmemiştim? Her dertlerine koşmamış mıydım ben onların? Gökmen sokağa atıldığında evimi açmamış mıydım? Neredeyse her akşam aynı masada yemek yememiş miydim onlarla? İçtiğim suya kadar bölüşmemiş miydim?

            Tüm bu soruları bir bir İstanbul'a sordum. Kadıköy'de iskelede otururken yineledim hepsini. Boğazı seyrederken de tekrarladım. Yedi tepeden her birine çıktığımda da haykırdım. Güneşe de yıldızlara da sordum. Fakat hiçbirinden cevap alamadım.

            Yalnızca sordukça azaldı acı.

            Sordukça gülümsemeye başladım.

            Sordukça dindi yaşlarım.

            Sordukça toparlanmaya başladım.


            O güne kadar...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen