Huzur

Bu satırlar, huzurun mümkün kılınabildiği nadir yerlerden birinde yazılıyor.
Aşk şehrim İzmir'de, aşk dolu semti Alsancak'da, vapur iskelesinin hemen dibinde...
Günlerdir en sevdiği eşyasını kaybetmiş gibi huzurumu arar oldum. Aradım durdum olabilecek her yerde. Üzerimden çıkarıp da bıraktığım son yere de baktım fakat rastlamadım hiçbir ize. Terk etmişti beni. Bir sabah, güneşin doğuşuyla usulca kalkıp gitmişti benden uzaklara.
Uzunca süreler dönmesini bekledim. Hiçbir şey yapmadan bekledim öylece. Gelmedi. Onun için çaba göstermediğimi fark edip dönmedi bana. Sonra aradım onu yeniden. Bakmadık yer bırakmadım. Aradıkça daha da güçlendi hislerim. Acılarım arttı ve gözyaşlarım!
Günü geldi, tek bir tebessüm bile bırakmadım ardımda. Korktum. Yitirdiklerime bir yenisini ve hatta en önemlisini de eklemekten korktum hep. Değer verdiğim onca şey giderken, bana baki kalan tek şey gitmemeliydi.
Yitirmediğimi anladım. Huzur, her daim varlığıyla sararken seni, kıymet bilmediğin an uzaklaşırmış senden. Ama gitmezmiş. Kafa dinlermiş bir süre. Sen ben gibi. En derinden hissettiğin an, yeniden gelirmiş başucuna. Her daim oradaymış gibi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen