Kayıtlar

duygu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsan

Resim
İnsan kaç cümleyi yutar? Kendisine söylenen kaç çirkin söze susar? Biten kaç aşkın ardından ağlar? Kaç kişiye ağıt yakar? Mesela insan kaç ölüm görür ve bir insan kaç kez gömülür? Ne kadar kapatsa da kendisini yeniliklere, insan her geçen gün bir yeniliği giydirir bedenine. Farkında bile olmaz çoğu zaman. İmkansızlar imkan yaratır kendine. Baktığı hep aynı da olsa her geçen gün baktığı şeyden gördüğü bambaşka olur. Farkında olmaz insan. Aynaya bakar gibi bakar çünkü baktığına. Her gün biraz daha yaşlanır ama farkında olmaz. Baktığı da her gün biraz daha farklılaşır; insan anlamaz. Düşünmez çünkü. Baktığı şey dünyanın en güzel mucizesi de olsa bir çöp parçası da olsa; değişir. Günden güne kötüleşir aslında her şey. İnsan günden güne kötüleşir. Sağlığı iyiye gitse, ruhu kötüleşir. Bazen duyguları... Bazen umutları kötüleşir. İnsan her geçen gün biraz daha kötü olarak şekillenir. Peki insan en çok ne kadar kötüleşebilir? Bir insan kaç küfrü üzerine giyebilir? Kalbini tekme tokat

Sevmeyin Kana Kana

Resim
Bir adamı kalbinizi kanatırcasına sevmeyin sakın. Canınızın en içi demeyin ona. Bakmayın bir adamın yalan dolu gözlerine. Umutlanmayın buluşursa avuçlarınız. Göğsünde uyur kalırsanız Ve örterse üzerinizi, Sakın ola hayaller kurmayın. Geleceğinize koymayın hiçbir adamı. Kokusunu çekmeyin içinize. Uykudan uyandığı haline Aşık olmayın sakın. Saçlarını kapatmayın yüzünüze. Nefesini de dinlemeyin, Kalp ritmini de. Saymayın kirpiklerini de. Gözlerinin rengini kestirmeye çalışmayın. Parmaklarını öpmeyin sakın! Sarılmayın boynuna da, ruhuna da. Adam gider. Günün birinde yok olur hayatınızdan. Hiç gelmemiş gibi. Hiç tanışmamışsınız gibi gider. Bir enkaza dönseniz bile, Sorumlusu olduğunu düşünmez. Sevginizi de düşünmez. Umutlarınız, hayalleriniz, Onun için hiçbir anlam ifade etmez.

Kalp Atışı

Kalbini kaplayan karmakarışık hisler vardır zaman zaman. Nereden geldiği, neye hissedildiği belli olmayan hisler... An gelir de gümbürdetir kalbini. Ritmini alt üst eder. Ne hissettiğini anlayamazsın. Miden bulanır, başın döner. Baktığın her şey kaybolur. Gördüğün olur yalnız. Her yerdedir. Baktığın her yerde gördüğün tek olur zaman zaman. Hislerimi anlatmayı deneyemiyorum bile. Öylesine karışık, öylesine yoğun çünkü. Son birkaç gündür yalnızca. Düşerken tutunduğum dal de istersen ya da boşluk... Adı yok bunun. Koyabileceğim bir isim yok. Aslına bakarsan, koymak da istemiyorum. Yalnızca ben; ritmimi değiştirip beni alt üst eden bu durumu öylesine seviyorum ki... Belki iş aldım başıma, belki mutluluğa bir adım attım. Sonucunu ne ben bilirim ne bir başkası. Önemli olansa şuan. Ve ben şuan uzun zamandır yaşamadığım mutluluğu yaşıyorum. Bu bana yeter. Sorarsan, yok adı. Tanıtabileceğim bir sözcük de yok. O, yalnızca kalbimin atışı.

Huzur

Bu satırlar, huzurun mümkün kılınabildiği nadir yerlerden birinde yazılıyor. Aşk şehrim İzmir'de, aşk dolu semti Alsancak'da, vapur iskelesinin hemen dibinde... Günlerdir en sevdiği eşyasını kaybetmiş gibi huzurumu arar oldum. Aradım durdum olabilecek her yerde. Üzerimden çıkarıp da bıraktığım son yere de baktım fakat rastlamadım hiçbir ize. Terk etmişti beni. Bir sabah, güneşin doğuşuyla usulca kalkıp gitmişti benden uzaklara. Uzunca süreler dönmesini bekledim. Hiçbir şey yapmadan bekledim öylece. Gelmedi. Onun için çaba göstermediğimi fark edip dönmedi bana. Sonra aradım onu yeniden. Bakmadık yer bırakmadım. Aradıkça daha da güçlendi hislerim. Acılarım arttı ve gözyaşlarım! Günü geldi, tek bir tebessüm bile bırakmadım ardımda. Korktum. Yitirdiklerime bir yenisini ve hatta en önemlisini de eklemekten korktum hep. Değer verdiğim onca şey giderken, bana baki kalan tek şey gitmemeliydi. Yitirmediğimi anladım. Huzur, her daim varlığıyla sararken seni, kıymet bilmediğin an uza

Belki Diyorum Yine

Bu gece; yaşanmış, yaşanmamış veyahut yaşanamamış onca şeyi koydum bir kutuya. Bugüne dek tanıdığım, ya da yanlış tanıdığım kim var kim yoksa o kutuda. Ben bu gece; yüreğimi çıkardım koydum önümdeki masaya. Sevmezsin diye beyaz ışığı, zifiri karanlığa boyadım geceyi. Mumlarımla aydınlattım biraz biraz. Tütsülerimle ahenk kattım. Ve açtım şarabımı. Sana içtim. En başa... Annenin rahmini terk ettiğin güne, ve bensiz geçirdiğin, sensiz geçirdiğim bir güne daha içtim. Yapıp yapıp, birer birer yıktığım, yaktığım umutlarımı koydum önüme. En güzellerini seçtim. Tuhaftır ki umutlar, küle de dönse yeniden yakılabiliyor. Bir kez daha yaktım hepsini. Çünkü ben hep korktum. Sahip olmaktan, ait olmaktan korktum hep. Geçtim sahiplik eklerini. Bir olmak korkuttu beni. Defalarca kez yakıp yıktığım adamın kalbini bir kez daha kırabilme ihtimalim korkuttu. O yüzdendir nerede olabileceğini tahmin dahi etmeden, gidebileceğin yerlere gidişim. Ve yine korkup hiçbir kapıyı çalmadan geri gelişlerim. Sır

Mert Olan Her Sey

Gidişinin ardından geçen kaç vakit vardır bilemem. Saydım demem! Sana asla yalan söylemem. Bitişimin kaçıncı mevsimi geçmiştir bilir misin? Saydın mı beni ardında bıraktığın günleri? Geceleri sardın mı koynunda beni sarar gibi? Saklamadan gözyaşlarını Bu kez içine atmadan... Hıçkıra hıçkıra ağladın mı? Gecelerce... Güneş doğduğunda ise yaşıyor gibi yaptın mı hiç? Sen hiç sevdin mi beni? Kalbini kanatırcasına kana kana sevdin mi? Uyurken ben, Öptün mü saçlarımı? Kokumu hapsettin mi içine? Ben senin dokunduğun her saç telimi kestim sen gittikten sonra. Sen kokan yastıklara dokunmadım. Bir daha dönmedim sol yanıma. Nereden bilirdim ki yine geleceksin? Ve bilebilir miydim Beni benden çok seveceksin. Gidişinle hayatımdan uğurladığım mert olan her şeyi bir kez daha hayatıma almak, zor geldi bana. Bir kez daha gözlerine bakabilmek, tutabilmek ellerini korkuttu fazlasıyla. Kaybetme korkusu, göğsünde uyuma mutluluğundan ağır geldi. Git dedim sana! Uğruna canımı v

Enkaz

Yeni bir hayata başlayabilmek için hayatımdan çıkardığım adamın gözlerindeki umutsuzluğu gördüm bugün. Gözlerindeki bulutları, akmamak için göz kapaklarını parçalayan damlaları gördüm. Sonra ben ne zaman bu kadar kötü biri oldum diye düşündüm. Onu kırmıştım. Bir zamanlar da o beni kırmıştı evet. İntikam alma gibi bir niyetim olmamıştı. Ya da olmuş muydu içerlerde bir yerde? Kalbinin acımasının ne demek olduğunu en iyi ben bilirdim. Buna rağmen nasıl incitmiştim o adamı? Ve işte karşımdaydı. Bana ne dediği belirsiz gözlerle bakıyordu. Belki nefret gizliydi o bakışlarda belki de hala seviyordu. Kanaya kanaya sevmeye devam ediyordu benim bir zamanlar yaptığım gibi . Peki ben nasıl unutmuştum onu? Ardından ağıtlar yakarken, nasıl uğurlamıştım kalbimden? Peki şimdi ne olacaktı? Nasıl yaşayacaktı adam? Gülecek miydi yüzü? Ne mutlu edecekti onu? Ya da var mıydı artık onu mutlu edebilecek bir şey? Yarattığım enkazın yanından geçtim bugün. Öylece bana bakan gözleri görmezden gelip başı

ASK KENTIM

İçimde bir tufana davetiye çıkaran heceler var. Dizeler var haykıran 'SEN' diye diye. Ve bir his var kalbimde. Sevda neymiş, niyeymiş? Var olan tüm şiirleri yakıp yıkan... Aşkı yeniden yaratan bir his... Bir başına var olan, günden güne çoğalan kocaman bir his! Bir kalp var ait olduğum. Ait olmaktan ziyade BEN olduğum bir kalp! Aşk olduğum! Aşk olsun sana adam! Sana bu gönülden sevda olsun bütün aşkları utandıran! Sen olsun başkentim. Aşk kentim yalnız sen olsun. BİR ÖMÜR... Umut olsun ve huzur! Sözlükteki anlamı kıskandıracak boyuttan! Dün de sen! Bugün de sen! Yarın da sen! Umut da sen! Hayal de sen! Yakamda sen! Acım da sen! Yasım da sen! Huzur da sen!  Günüm de sen! Gecem de sen! İçim de sen! Dışım da sen! Ölüm de sen!  Yasam da sen! Ah bir bilsen! Gönlümde oturduğun yeri biliyor musun sevgilim? Farkında mısın sahip olduğun merkezin Ve hep sahip olacağın? Bir ömür!!! Seni seviyorum aşk! Kalbimdeki yerini seviyorum. Kalbimdeki izler

Alısma Teoremi

Alışmak diye bir duygu var. Yapışır eninde sonunda bir yerde yakana, ne yaparsan yap bırakmaz. İnsan sabah erken kalkmaya alışır mesela. Bir çocuk, okuldan geldiğinde ellerini yıkamaya alışabilir. Alışabilirsin hayatın seni umursamadan akıp giden tavrına. Aslına bakarsan, alışırsın bir çok şeye. Öyle ya da böyle mecbur kalırsın. Koca yatağında bir başına uyurken her gece, günün birinde bir adamın göğsünde gözlerini açmaya alışabilirsin mesela. Başlarda yadırgarsın. Uyandığın an korkabilirsin hatta. Yanında ne işi olduğunu sorgulayabilirsin sevgilin de olsa. Dedim ya! Alışırsın işte her gece onun göğsünde uyumaya. Gözlerini kapatmadan önce öptüğün son yüz ve açtığında gözlerini, sana gülümseyen iki güzel göz... Sarılırsın o an. Sarılmaya da alışırsın kalbi olan bir adama. Adamın yüzünün her karesine alışırsın, ezberlersin tenini. Karış karış bilirsin her hücresini. Alışırsın aşka; tutkuya, huzura alışırsın. Kapıyı kilitlemesen de olur. Kollarında yattığındır kahramanın. Gün ge