Aydönümü



Şimdi bir şeyler yazmam lazım sanırım. Ne de olsa yapabildiğim en iyi şey yazmak. Becerebildiğim tek şey! Kimseler okumasa da bir şeyler karalamak. Elimden gelen tek şey...

Küçük bir şair olana kadar defalarca kez terk edildim. Defalarca kez aldatıldım ben. Eve gelene kadar sokak ortasında hüngür hüngür ağlasam da annem ve babamın karşısına sapasağlam çıktım. Güçlüydüm ben. Çok güçlüydüm. Herkes her daim bu yakıştırmayı yaptı bana. Kimse bilmedi içimde kopan fırtınaları. Kimse bilmedi içime akıttığım gözyaşlarımı.

Terk edilmekten utanmadım hiçbir zaman. Her gidiş, bana milyonlarca anlam kattı. Her gidiş, beni baştan yarattı.

Ve bir gidiş daha! Yalnız; bu kez kalbim çok acıdı. Bu kez söküp aldılar yara bere içindeki kalbimi ve bu kez parçaladılar benliğimi.

Her şeyinden taviz vermiş biriyken, her şeye rağmen susmuş ve hala yetmemişken, bir gidiş daha zoraki toparlanmış kalbimi yerle bir etti bu kez.

Ayrılık... 3 heceli, kısacık bir kelime bu kadar yakar mı insanın canını? Kısacık bir sevda bu kadar yıpratır mı insanı?

Dolu dolu yaşanan kısacık zamanlar bu kadar hırpalar mı?

Gitme demek, anlamsız artık. Kal demek, bir daha denemek anlamsızlığın yüz karası. Kalmak istese ayaklanmazdı ya!

Yazmak için acı çekmem lazım benim. Ama sen gitmeseydin de bir daha kalem tutmasaydı ellerim. Çürüseydi kelimelerim bir seferde. Yeter ki gitmeseydin...
Aydönümümüz kutlu olsun aşk!
Gidişin kutlu olsun...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen