Kayıtlar

ayrılık etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Alkımın Güneşi "Bölüm 37"

Resim
          Dönüş yoluna çıkmak için arabaya bindiğimizde Güneş’in hala bu plandan haberi yoktu. Ve fazlasıyla yorgun görünüyordu. Eve gidip dinlenmek isteyebilirdi. Böyle bir durumda kendimi bir şekilde evine götürtmem gerekiyordu. Ondan ayrı kalamazdım. Özellikle de bugün. İlk defa seviştiğimiz gecenin ertesi gününde her an yanında olmalıydım.             -Akşamki konsere Alkım’la sen de geliyorsun.             Ben nasıl söyleyeceğimizi kafamda planlamaya çalışırken Müge her zamanki patavatsızlığıyla dan diye söylemişti yine. Güneş’in vereceği olumsuz tepkiden öylesine korkuyordum ki gözlerimi kapatınca daha az hasar alırım diye düşünüp öyle yaptım.             -Ne konseri lan? Ben eve gidip yatacaktım.             -Yine gider yatarsın. Önce konsere gidelim sonra illa ki evine döneceksin. Yarın işiniz gücünüz yok zaten.             -Off Müge ya!             -İtiraz yok kes sesini. Geliyorsunuz.             Bu çok kolay olmuştu. Müge emrivakiyi yapıştı

Alkımın Güneşi "Bölüm 34"

Resim
         Evde geçirdiğim her saniye biraz daha beynimi yiyor, biraz daha kafamda kuruyordum. Tuğçe’yle takılıyordu sadece burası tamam. Benim gittiğim gece onunla hiç ilgilenmemişti burası da tamam. Peki fotoğraflar ne zaman kalkmıştı? Peki bana gel dediğinde Tuğçe’ye yol vermiş miydi? Peki bana neden gel demişti? Bana bir şey vaad etmediğini söylemişti evet. Ama eğer Tuğçe’ye yol verdikten sonra bana gel dediyse bu işte bir şey mutlaka vardı. Belki de beni görünce mutlu oluyordu. Belki gerçekten dediği gibi bana bir şey hissetmiyordu. Ama ya diğer durum geçerliyse? Olamaz mıydı yani? Belki ben gidince beni ne kadar sevdiğini anladı ve döndüğüm zaman da biz kavuşacaktık. Ama ben dönmedim. Belki tam olarak emin olamadı hislerinden ve beni bir kez daha görmek istedi. Belki görünce ne kadar sevdiğine emin olacaktı ve her şey başlayacaktı?             Saçmalama Alkım ya… Adam sana neler yazdı sen hala umutlanmaya devam. Hiç akıllanmayacaksın hiç. Sil kafandan bu düşünceleri. Bel

Alkımın Güneşi "Bölüm 28"

Resim
            Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden valizimi alıp evden çıktım. Gitmek istediğime de emin olamıyordum işin aksi. Hiçbir durak beni kabul etmeyecek gibiydi.             -Çıktım ben evden.             -Bizim evin orada bekle. İniyorum aşağı.             Ooo aşağı inme zahmetinde bulunmuştu Koray bey. Misafirlerini nasıl da yalnız bırakmıştı öyle?             -Naber kız? diye gülümseyerek geldi Gökmen. Hayret! Buralardaydı ve günlerdir beni aramıyordu. Zamanında evimden çıkmıyorken şimdi arayıp sormuyordu bile. Her şeye şahit olmuşken, yaralarımı sarmışken şimdi umrunda değildim. Ne bekliyordum ki zaten? Hayal ettiğim gibi olur, yanımda kalır, beni mutlu etmeye mi çalışırdı yani? Sahi kim yapardı ki bunu? Kaç insan dostum dediğini ayağa kaldırmak için uğraşırdı düştüğü zamanlarda? Oysa ki ben Gökmen için her şeyi göze alırdım. Başında da beklerdim gece gündüz, yüzü gülsün diye kendimi de parçalardım. Bunu o da çok iyi biliyordu. Ama ben yaptım diye

Alkımın Güneşi "Bölüm 27"

Resim
          Sabah sekizde uyanmak için alarm kursam; kaçta yatarsam yatayım uykumu alamamış bir şekilde uyanır ve saniyeler içinde bütün alarmları kapatıp yeniden uyurdum. Fakat bu sabah kendiliğimden uyandım. Öyle bir alarm düşünün ki; beyniniz kursun onu. Ertele tuşu olmasın ve yataktan çıkana kadar da susmasın.             Birkaç gündür yarısına kadar doldurulmuş vaziyette salonda duran valizi aldım önüme. İlk defa gördüğüm bir şeymiş gibi inceledim uzun uzun. O sırada kafamdan hangi düşünceler geçti, hangi sesleri bastırmayı denedim? Bilmiyorum. Sonra kalktım bir çırpıda oturduğum yerden. Dolabımda kalan kıyafetlerimi toparladım. Ne var ne yoksa doldurdum valizime. Ojelerimden ve makyaj malzemelerimden vazgeçtim. Rimelim olmadan markete bile gitmezken, onu yanımda istemedim bu kez. Elbise, pantolon, ayakkabı derken yarım saat sonra her şey hazırdı. "Gidiyorum!" diye bağırıyordum adeta. Peki nereye gidecektim? Bunu bilmiyordum hala. Her şeyden önce bir kez daha ok

Alkımın Güneşi "Bölüm 9"

Resim
                     Güneş’i mutfağa sokmuş, boynuna da önlüğü geçirmiştim. Fikri aklıma koyduğumun ertesi günü pratiğe geçirmiştim anlayacağınız. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim. Güneş’le mutfaktaydık ve en sevdiğimiz kurabiyelerden yapıyorduk. Daha doğrusu ben yapıyordum, Güneş ısrarla ortalığı dağıtıyordu. Unu etrafa saçıyordu, ‘şunun yerine bunu koysak?’ gibi saçmasapan sorularla beni çileden çıkarıyordu. Fırını ısınması için açıp üzerine de telefonumu koyduktan sonra Güneş’i bir daha mutfağa sokmamam gerektiğini düşündüm. Tahmin ettiğim kadar da eğlenceli geçmemişti. Eğlenceli olan tek nokta, kurabişlerimize attığımız imzalardı. Birer tanesini kural dışına çıkıp baş harflerimizden yapmıştık. Çok da güzel görünüyorlardı.             Kurabiyeleri fırından çıkardığımız sırada Gökmen geldi. Birkaç saat önce tartışmalarla kapıyı çarpıp çıkan o değilmiş gibi “Ooo kurabiye mi yaptınız? Mis gibi kokmuş.” Diyerek ‘imzalarımıza’ yöneldi. Hayır yani o kadar mantar durur

Alkımın Güneşi "Bölüm 8"

Resim
              Kapıyı bu kez de Gökmen açtı. Hiçbir zaman ev sahiplerinden birinin bu kapıyı açtığına denk gelmedim. Bu yüzden de git gide bu evde Gökmen ve Güneş’in yaşadığını düşünmeye başladım. Gökmen’in peşinden salona geçerken fısıltıyla konuşuyorduk. Saat ne kadar geç de olsa bu evde fısıltıyla konuşulacak saatler değildi henüz. Öğlen on iki gibi fısıltıyla konuşulurdu bu evde. Ev halkı yeni uyumuş olurdu o saatlerde o yüzden. Şuan bası ve lazerleri açmış, club tadında dans ediyor olmamız lazımdı. Birkaç dakika sonra öğrendim her şeyi.             -Koray’la Hakan tartıştı. Maya yüzünden. Maya Hakan’ın ayakkabısını oyuncak sanıp parçalamış.             Hiç güleceğim yoktu. Maya zaten eline ne geçirirse parçalardı. Sorun şu ki Hakan bunu en başından beri biliyordu zaten. Neyi bu kadar problem yapmıştı? Maya’nın parçaladığı ne ilk ne de son ayakkabıydı. Dolaba koyabilirdi mesela ayakkabılarını. Ortada böyle bir tehdit varken saklaması gerekirdi.             -Peki n

Alkımın Güneşi "Bölüm 2"

Resim
                     Oda, daire hatta bütün bina yüksek bir sesle uyanmaya yüz tutmuştu. Kıyamet mi kopuyordu ne oluyordu? Saat kaçtı ve bu ses neyin nesiydi?                         Koray; bizi uyandırmak için gece hayatı müziklerinden birini öğlen on iki gibi uyuduğumuz odada son seste açmıştı. Ne kıyamet kopmuştu ne başka bir şey... Ayıp denen bir şey vardı. Böyle uyandırılır mıydı insan?             Koray'ın bakışlarına göre ondan daha öte ayıp bir durum varmış ortada. Şaşkınlıkla gözlerini bana doğrultmuş bakıyordu gözlerimi açtığımda.             -"Ne var Koray? Kapat şu müziği uyuyoruz."             Uyuyor muyuz? Kim uyuyor benden başka? Yataktan doğrulmama engel olan şey de ne? Ahh! Gece yüz yüze uyuduğum adama popomu dönmüştüm ve sıkıca sarılmıştı bana. Sevgilisi mi sanmıştı acaba beni? Sahi var mıydı sevgilisi? Yoktur canım. Olsa bu kadar sıkı sarılmazdı herhalde. Lafa bak ya! Ne demek bu kadar sıkı sarılmazdı? Sarılırdı yine ama bu kada