Kayıtlar

güneş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Alkımın Güneşi "Bölüm 42"

Resim
            Güneş’i görmediğim kaç gün geçirdim? Bilmiyorum. Bu zaman zarfında çoğunlukla Selin ve Koray’ın çocuğu gibi davrandım. Peşlerinden ayrılmadım, evlerinden çıkmadım.             Tuğçe’nin yeniden ortaya çıktığını ve bu kez Güneş’in ona aşık olmuş olabileceğini Selin’e anlattım. Kesin bir dille reddetti. Güneş’in Tuğçe’ye aşık olacağına asla inanmayacağını söyledi. Onun için bu durum imkansızdı. Tuğçe Güneş’in ideal eş kategorisine son sıradan bile giriş yapamazdı çünkü Selin’e göre. Benim içinse kötü olan her senaryo kabul edilebilir durumdaydı. Bu yüzden Selin’e fazla kulak asmadım. Ama oturup kendimle de konuşmadım. Yalnız kaldığım anlarda düşüncelerim beynimi kemirecekmiş gibi hissediyordum. Bu yüzden yalnız olmamak için elimden geleni yaptım. Sahte sevgilim Poyraz’la bile görüştüm. Bana yaranabilmek için kırk takla da atsa bir günden bir güne güldüremedi yüzümü. Yaptığımın doğru olduğunu asla söyleyemezdim. Ama birileri ömrüme önce güneşi doğurmuş sonra beni gü

Alkımın Güneşi "Bölüm 41"

Resim
Alarm çaldığında uyanmam gereken saate henüz iki saat vardı. Bu çalan Güneş’in telefonuydu. Alarmı duymuyordu. Ben odadan duyup uyandığım halde o farkında bile değildi yanıbaşında çalan telefonun. Nasılsa susar diye kalkmadım. Ama telefonun susmaya niyeti yoktu. Bu alarm değildi. Sustuğu gibi tekrar çalmaya başlıyordu çünkü.             Güneş’in yanına gidip telefona uzandım. O arıyordu. Telefonunda Abc şeklinde kayıtlı olan kişi. Saat sabahın beşiydi. Bu saate kadar aramayıp şimdi ne diye peşpeşe aramaya başlamıştı peki? Belki de Güneş’in evine gidip evde olmadığını görünce nerede olduğunu öğrenmek istemişti. İçimden telefonu açıp Güneş duşta demek geçti. Ama ne yaşanmış olursa olsun vicdanım bunu yapmaya el vermedi. Belki de Güneş çok seviyordu onu? Bu ilişkiyi mahvedemezdim. Güneş’in de uyanmaya niyeti yoktu. Benim de Abc’nin kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Güneş’in telefonunu alıp odama geçtim. Bir sonraki aramayı beklemeye başladım. Diğer elime de kendi telefonum

Alkımın Güneşi "Bölüm 40"

Resim
          Düzene soktuğum hayatımın monoton günlerinden birinde yemeğimi yemiş kahvemi elime alıp ayaklarımı uzatmıştım. Dışarıda yağan tatlı bir yağmur vardı. Sokak lambalarının ışığına bakmadığın sürece anlayamazdın yağmuru. Pencereyi sonuna kadar açmış en kalın battaniyeye de sarınmıştım sıkıca. Dışarıdaki havayı iliklerimde hissetmek istiyordum da üşümeye de pek niyetim yoktu. Toprağın kahveyle karışan kokusunu içime çekip sigaramı yaktım. Mutluluğu çok da uzakta aramaya gerek yoktu aslında. Yağan yağmura bir fincan kahve ve sigarayla eşlik edebilme lüksün varsa senden mutlusu yoktu.             Ama her mutluluk gibi bu da bana haram kılınmış, yeter mutlu oldun şimdi şu telefonu aç dercesine telefonum çalmaya başlamıştı.             -Alkım naber kuzum? Napıyorsun?             Arayan Gökmen’di. Birkaç gündür sesim çıkmıyor diye merak etmiş, Serkan da sabah gideceği için beni dışarıya kahve içmeye davet etmişti. Ben kahvemi zaten içiyorum diyemedim elbette. Serkan

Alkımın Güneşi "Bölüm 39"

Resim
Serkan gece boyunca ne aramış ne mesaj atmıştı. Acaba Güneş’le konuşmuş muydu yoksa bana verdiği sözü unutmuş muydu? Gerçi artık her şeyin rengi farklıydı. Sonuçta Güneş’in hayatında bir kadın vardı. Serkan bir şeyleri öğrense bile hiç yoktan Gökmen bana anlatmasına karşı çıkabilirdi. Öğlen olduğunda üçünden de ses çıkmamıştı. Güneş’ten zaten bir şey beklemiyordum da Serkan’ın geceyi özetlemek için araması gerekiyordu. Dersten çıktığımda uyanıp uyanmadığını soran bir mesaj attım. Aslında bir şeyleri kabullenmiş gibi de bir halim vardı. Yalnızca tam anlamıyla kabullendiğimde nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Eve giderken düşündüğüm tek şey buydu. O sırada Serkan aradı. Hal hatır sorma faslından sonra çok da hevesli görünmeyen ses tonumla dün geceyi sordum. -Hiç napalım. İçtik öyle. -Konuştunuz mu? -Neyi? -Yoklayacaktın ya. Ağzını arayacaktın hani. -Hee. Ya ben onu unuttum ya. Bayadır görmüyordum Güneş’i. Başka şeyler konuştuk. Tamamen çıkmış aklımda

Alkımın Güneşi "Bölüm 38"

Resim
O günden sonra sıradanlaşan ve monotonluğa bağlayan birkaç gün geçirdim. Öyle ki artık sabahları erken kalkıyor, yürüyüşümü yaptıktan sonra duşumu alıp salam ve sucuklu yumurta barındırmayan kahvaltılar yapıyor akşamları ise kendi yaptığım yemekleri afiyetle yiyordum. Böylelikle hem fazla harcamalardan kaçınıyor hem de sağlıklı besleniyordum. Bu birkaç gün içinde elbette Güneşlerle bir araya geldik fakat bu bir araya gelişler dışarıda kahve içmek ya da Koraylarda film izleyip olaysız evlere (herkes kendi evine) dağılmaktan öteye geçmedi. Tabi Güneş’in telefonu da ısrarla elinden düşmedi. Artık fazlasıyla merak ediyordum neler olup bittiğini de ağzımı açıp da bir şey soramıyordum bir türlü. Kafam da milyon tane senaryo kuruyor, kendi kendime sinir krizleri geçiriyordum. Bunun yanı sıra nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde bir yandan Güneş’i özlüyor bir yandan da kurduğum düzenin bozulmasını istemiyordum. Sabaha karşı yağlı hazır yiyecekler yiyip uyumalar bir kenara bırakı

Alkımın Güneşi "Bölüm 37"

Resim
          Dönüş yoluna çıkmak için arabaya bindiğimizde Güneş’in hala bu plandan haberi yoktu. Ve fazlasıyla yorgun görünüyordu. Eve gidip dinlenmek isteyebilirdi. Böyle bir durumda kendimi bir şekilde evine götürtmem gerekiyordu. Ondan ayrı kalamazdım. Özellikle de bugün. İlk defa seviştiğimiz gecenin ertesi gününde her an yanında olmalıydım.             -Akşamki konsere Alkım’la sen de geliyorsun.             Ben nasıl söyleyeceğimizi kafamda planlamaya çalışırken Müge her zamanki patavatsızlığıyla dan diye söylemişti yine. Güneş’in vereceği olumsuz tepkiden öylesine korkuyordum ki gözlerimi kapatınca daha az hasar alırım diye düşünüp öyle yaptım.             -Ne konseri lan? Ben eve gidip yatacaktım.             -Yine gider yatarsın. Önce konsere gidelim sonra illa ki evine döneceksin. Yarın işiniz gücünüz yok zaten.             -Off Müge ya!             -İtiraz yok kes sesini. Geliyorsunuz.             Bu çok kolay olmuştu. Müge emrivakiyi yapıştı