Kayıtlar

ses etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yolu Mutlu Masal

Resim
Kısacık bir zaman önce duydum sesini. Sesin! Ağzından çıkan her hecede içime işleyen sesin... Yüreğimin her bir telini tir tir titreten, tüylerimi diken diken eden sesin... Kısacık bir zaman önce gördüm kalbini. Bir kuş kadar hafif, pamuk kadar narin, yumuşacık kalbin... Ruhuna çok yeni dokundum. Oysa çok önceden tanırdım seni. Bir başına ayağa dikilmeni, kimsesiz büyüyüp, kimsesiz yürümeni... Çok olmasa da sevdiğin zaman nasıl güzel sevdiğini ne kadar uzun zaman önce öğrendim ben; bilmezsin. Tamam biliyor da olabilirsin belki. Gözlerin... Sonu mutlu olmasa da yolu mutlu olabilecek bir masala davet etti beni. Memnun oldum hem de nasıl! Benim ihtiyacım vardı sana çok uzun zamandır. Öyle ansız oldu ki gelişin! Öyle ansız girdim ki hayatına... Evet ben girdim senin hayatına. Senin aklında dahi yoktu. Damdan düştüm ben senin yanıbaşına. Damdan yuvarladım kendimi. Uzun zaman önce varlığından haberdar olduğum adama dokunamadan bir ömür geçirmiştim adeta. Sesini bir kez olsun duyamada

Alkımın Güneşi "Bölüm 10"

Resim
           Güneş’in telefonu girişteki masanın üzerindeydi. Bildirim sesi geldi ve Güneş koltuktan kalkıp telefonuna yöneldi. Resmen ağır çekimde oluyordu her şey. Mesajı okudu, telefonu kapatıp masaya geri koydu, boğazını temizledi, mutfağa gidip su içti veeeee …….             İşte ben o an gözlerimi kapattım. Kesin kızacaktı, ters tepki verecekti ya da ne bileyim! Belki de evi terk edecekti. Napmıştım ben? Neyime güvenmiştim acaba? Hani arkadaş olacaktık? İnsanlar arkadaşlarıyla sarılıp uyur mu hiç? Ne saçmalıyordum ben? Kaybetmiştim işte onu. Bir daha asla bakmayacaktı yüzüme. Şimdi de kapıyı çarpıp gid….             -Kay bakalım kenara.             Güneş’in sesi miydi o? Uyuyakalıp rüya mı görmeye başlamıştım acaba? Belki de bu mesajı bile rüyamda yazmıştım ona? Tamam, şimdi sakin olmalıydım. Sakinleşip yavaşça gözlerimi açmalıydım. Yok artık ya! Hayır olamaz! Aman Tanrım! Dur bir de çimdireyim kendimi. Ahhhh! Acıdı. Gerçekmiş! Güneş karşımda duruyordu. Küçük göz

Bazen; Hiçbir Şey

Resim
Bazen hayatınızda her şey yolunda gider. Tam o anda hiç beklemediğiniz biri girer hayatınıza. Sonra bir daha asla eskisi gibi olmaz hiçbir şey. Bazen hayatınızda yolunda giden hiçbir şey yoktur. Tam o anda hiç beklemediğiniz biri girer hayatınıza. Sonra bir daha asla eskisi gibi olmaz hiçbir şey. Berbat, leş, illet bir çukurun içinde; kendi pisliğimde boğulmayı kabul etmiştim bu kez. Debelenmiyor, sakince batmayı bekliyordum. Tam olarak film şeridi olmasa da, gözden geçiriyordum hayatımı. Yaşadıklarımı ve ne kadar iyi olmaya çalışsam da yaşattıklarımı bir bir koyuyordum önüme. Kimine kocaman tebessümler, kimineyse de derya deniz gözyaşları döküyordum. Dökülen her damla yaşta biraz daha batıyordum çukura. Aslına bakarsanız, intihar ediyordum ben. Mutlu olsam, çıkacaktım çukurun içinden. Ama bir kere batmıştım o çukura. Çıksam, ne yapacaktım? Derken o çıktı işte karşıma. Kendimi kandırdığım, kendime dahi itiraf etmekten kaçtığım onlarca duyguyla bağlandığım cennetle o çukurda t

Dilek Ağaçları

Resim
Ben; rengarenk dilek ağaçlarının incecik dallarına çaputlar bağlamadım. Dualar da etmedim Tanrı'ya. Hıdırellezlerde dilekler de dilemedim kocaman umutlarla. Ya da kayan yıldızların kuyruklarına bağlamadım hiçbir umudumu. Kordona çıktım onun yerine. Yemyeşil çimlerde uzanırken; bir akşam üstü mutluluk diledim sadece. Karşıyaka'yı karşıma alıp, makul hayaller kurdum. Hayallerim bile küçüktü benim. Sahip olduğum şeyler kadar azdı hayallerim. Sonra en sevdiğim şarabı yudumlarken, karşımda bir kadeh daha olsun istedim. Bütün gün yapayalnız yürüdüğüm yolları, bir gün sıcacık bir avucu ellerimde hissederek yürümek istedim. Bir adamın sesini, zihnime kazımak istedim. Yıl geçti, dileklerim benim olmadı. Buruk tebessüm yolladım ardından. "Kısmet değilmiş!" dedim dolan gözlerime aynada bakarak. Sonra yaşlandım. Bir yıl daha büyüdüm bir gece aniden. Küçük bir çocuk gibi yaşlandığıma seviniyordum farkında olmadan. Sevincim başkaymış. Bir ses, beynime kazınmak için canı

İsterdim Sadece

Resim
Kendime yalanlar söyleyebilmeyi isterdim. Söylediğim yalanlara da inanmayı. Mesela herkes unutulduğunu sanarken, göğsümde sakladığım fotoğrafını yakmak isterdim. Gülüşlerini, yankı yankı beynimi saran kahkahalarını yok etmeyi dilerdim. Yüzünü görmediğim saniyelerde mutlu olmak isterdim. "Sen!" diye ağlamak yerine. Bin bir umutla göğüs kafesime astığım papatyaları, tek tek yolmak isterdim; içim rahat. Ağlamamalıydım ismini yazdığım onlarca sayfayı karalarken. Bu kadar uzun zamanlar da bakmamalıydım fotoğraflarına. "Unutmayayım." diye kaydettiğim sesini; her gece baş ucuma ninni yapmamalıydım mesela. Kaydetmemeliydim de üstelik sana dair hiçbir şeyi. Gittiğin gün, silmeliydim, yakmalıydım hepsini. Misafir geleceği zamanları kestirip, indirmemeliydim odamın duvarlarından fotoğraflarını. Asmamalıydım aslında hiç. Hiç olmamalıydın yarım yamalak olacağına. Darmadağın bırakıp 'kaçacağına' gelmemeliydin hiç. Soranlara söylediğim yalanlara inansaydım da 

Şartlı Dönüş

Gözüm, kalbim, ruhum, cennetim arkada; dönmeyeceğim bir yola çıktım. Öyle uzun uzun da düşünmedim. Dokunacak kadar yakınken ve dokunamıyorsam sesine; ulaşamayacağım kadar uzağımda ol istedim sadece. Sadece seni özledim. Seni özlemekten kaçtım. Uzaklarda özlemem dedim belki de. Gittiğim her şehrin "sen" olduğunu geç anladım biraz. Dönmem için hiçbir neden yok. Ölmem dışında. Yokluğunda yanı başında acı çekmem dışında bir sebep yok. Ama olur da özlersin, olur da geri dönersin, olur da "Dön!" dersin; bir saniye bile düşünmeden koşarım kollarına. Ne olur! "Dön!" de bana.

Bazı Geceler

Bazı geceler, nefes alamadığımı düşünüyorum. Gece, uzadıkça uzuyor. Güneş doğmak bilmiyor böyle gecelerde ve çok soğuk oluyor. Ellerim üşüyor bazen. Küçücük yatağım, kocaman bir boşluğa dönüşüyor ve ne yana dönsem, üşüyorum. Ellerini arıyorum böyle gecelerde. Bir araba, park ediyor kapımda ve ben; nefesimi tutuyorum kapım çalacak diye. Çalacak da sen geleceksin diye. Olmuyor. Nefesimi tutmaktan ölüyorum ama sen gelmiyorsun. Bazen yanımdan geçen birinden kokun geliyor ve ben o adama kızıyorum sen kokuyor diye. Sonra bütün günüm berbat geçiyor. Bazen, aramızda yalnızca tek haneli metreler mesafe kalıyor. Sesini duyabiliyorum böyle zamanlarda. Yalnızca gözlerine bakamıyorum. Baktığım hiçbir yerde olmuyorsun çünkü. Baksam, kaçarsın. Bu kez sesini de duyamam diye kaldırmıyorum başımı ayaklarımdan. Bazen, yok edeyim diyorum bütün fotoğrafları. Sonra yapamıyorum. Bakmaktan, sarılıp hayallere dalmaktan kıyamıyorum. Bakıp bakıp küfürler ediyorum sana. Beddualar, nefret dolu sözler... Sonr