Kayıtlar

kalp etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Son

Resim
Arkandan bakakaldığım yollara, adımlarının izlerine son defa gözyaşlarımı bırakıyorum; hıçkıra hıçkıra. Son kez ağlıyorum senin için. Saymadım ağlattığın geceleri. Sayamadım. Doyamadım seninle yaşamaya. Gülmeye, yemek yapmaya, uykusuz kalmaya, sohbet etmeye doyamadım. Seni yaşamaya doyamadım seninleden ziyade. Göğsünde uyumalara doyamadım! Teşekkürler cennetim. Bana tattırdığın her mutluluk adına sana teşekkürler!  Sahiplik eklerinin sırası mı şimdi? Hiç benim olmadın ki! Her gidişine dönüş senaryosu yazdım ben. Kağıttan umutlar yarattım kendime. Sesini duyduğum her saniyeye milyon tane anlam yükledim. Seni ne çok büyüttüm öyle! Yanıbaşında geçirdiğim bir tek saniye için bile pişman değilim.  Ve yüzsüzüm! Yine olsan, yine yaşarım seni. Aynı acıları çekeceğimi bile bile koşarım kollarına.  Gözümü kırpmadan dünyayı yakardım da aşk kokan boynuna, başka tenleri sürdün sen.  Canın sağolsun. Defalarca veda edip de gidemediğim adam! On sekizim, çocuk yanım, ca

Günah Bedeli

Resim
Bir günahımın bedeliydin sen. Tanrı'nın bana yaşarken cehennemi yaşatmasıydı gidişin. Tıpkı gelişinle cenneti verdiği gibi, Büyük bir günahıma armağan etti gidişini. Tanrı; Bana cenneti sundu cüretkarca. Sakladım göğsümün en derinine Ve yaşadım seni doyasıya. Bir çocuğu sevdim ben. Mutluluğumu dizelere dökmeyi denedim, Yetmedi kalemim. Kelimelerimi yetiremedim. Göğsünde uyuduğum geceleri Yetiremedim kalbime. Söz geçiremedim. Seni saklamak istedim Tanrı'nın bile bulamayacağı yerlere. En içerime hapsettim. Söz geçiremedim kalbine. Beynine laf dinletemedim. Gem vuramadım arzularına Bakakaldım ardından, Gözyaşlarımla. Küçüğümün başka kollara gidişini izledim, Defalarca. Yorulduğunda, Göğsümde soluklanmalarını dinledim. Kokunu duyduğum her an, İçime ağladım kana kana. Duvarlarımı yumrukladım, Bileklerimi doğradım, Defalarca. Ben; Bir tek çocuk sevdim. Gözlerindeki umarsızlığın en derinine baka baka. Kalbindeki hissizliğe susa susa. Bir

Kapalı Kutu

Resim
Yazmak istiyorum. Kağıtları, kalemleri, kalbimi paramparça etmek istiyorum. Yeniden kanasın istiyorum ellerim. Kalbimdeki kırıklar, ellerime batsın. Yansın canım. Kalbimden ziyade canım yansın istiyorum. Alevlerin arasından çekip almak istiyorum kalbimi. Buzların arasından kalbini çıkarmak istiyorum. Koymak istiyorum benim kalbimin yanıbaşına. Başımı omzuna koymak istiyorum. Göğsüne yatmak istiyorum her gece. Gözlerine dalmak istiyorum uzun uzun. Ezberlemek istiyorum bütün hayatını hece hece. Yağmur altında ısınsın diye tutmaktansa ellerini; yazın sıcağında kavrulduğu halde bırakmamak istiyorum avuçlarını. Bileklerine bir kelepçe takıp, hep burada kal istiyorum. Gittiğin yer olayım, seninle her yere geleyim istiyorum. Umuttan çocuklarımız olsun, gözlerin olsun gözleri. Saçları; senin saçların gibi koksun. Her sabah uyku kokan yüzünü öpeyim. Gözlerinin daldığı yerden seveyim seni istiyorum. Sesini kaydedip, olmadığın anlarda milyonca kez dinleyeyim. Seni gördüğüm yerde boynuna a

Parmak İzleri

Resim
Parmak izleri dolu kalbim. Hangisinin kime ait olduğunu bilmiyorum. Cinayet sonrası sessizliği var kalbimde. Ölen kim, öldüren kim? Bilmiyorum. Bu kadar fazla parmak izinin kalbimde ne aradığını da bilmiyorum. Hangisini gerçekten sevmiştim? Hangisinin gözlerinde kaybetmiştim kimliğimi? Hangi sözlere aldanmış ve hangi bedenlerle aldatılmıştım? Belki bir gün anlatabilirdim kendimi. Günün birinde karşıma geçer de bir adam, anlatırdı bana beni. Parmak izlerinin sahibini tek tek gösterir, yaşatılan, unutulan her şeyi bir bir anlatırdı bana. Düşmanlarımı gösterir, silerdi yaşlarımı. Tutardı elimi. Öperdi saçlarımı. Belki...

Şartlı Dönüş

Gözüm, kalbim, ruhum, cennetim arkada; dönmeyeceğim bir yola çıktım. Öyle uzun uzun da düşünmedim. Dokunacak kadar yakınken ve dokunamıyorsam sesine; ulaşamayacağım kadar uzağımda ol istedim sadece. Sadece seni özledim. Seni özlemekten kaçtım. Uzaklarda özlemem dedim belki de. Gittiğim her şehrin "sen" olduğunu geç anladım biraz. Dönmem için hiçbir neden yok. Ölmem dışında. Yokluğunda yanı başında acı çekmem dışında bir sebep yok. Ama olur da özlersin, olur da geri dönersin, olur da "Dön!" dersin; bir saniye bile düşünmeden koşarım kollarına. Ne olur! "Dön!" de bana.

Küçük Kız

Resim
Bugün ben; Yorgun, küçük bir kızın gönlünden yazıyorum bu dizeleri. Hatıralarında boğulmuş, Nefes almaya devam eden; Her şeye rağmen. Bugün ben; Kırgın, umutsuz bir kızın gönlünden yazıyorum her şeyi. Hatalarını ilk kez önüne koymuş, Pişmanlıkla tanışmış bir kız var yanı başımda. Boğulmaktan yorulmuş; Bütün nefretini kusuyor hayata. Ben bugün; Saçlarını okşadım küçük bir kızın. Gözlerini öptüm yaşlarla ıslanmış. Henüz küçük yaşında aşk; canını yakmış. Ben bugün; Açılan her kucaktan delicesine kaçan bir kızla tanıştım. İncinmiş kalbini aldım avuçlarıma. Hırpalanmış, aldatılmış, Bir başına bırakılmış küçük bir kız tanıdım bugün. Korkuları, dağları aşmış. Acıdım küçük kıza. Çok acıdım. Göğsümü yokladığımda ben, O küçük kıza rastladım. Küçük kıza değil, Kendime acıdım ben bugün. Kendime ağladım. Ama acıdım o küçük kıza. Çok acıdım.

Cennet

Şimdiden öncede sıkışıp kalmış dizelerimi yokluyorum şimdi. Kafamda yazmaya başlayıp, yarım bıraktığım dizeler bunlar. Ne tamamı var ne büyük kısmı eksik. Biraz kesik kesik sadece. Yanıbaşımdasın. Gözümü açtığımda öldüğümü sandığım gün gibi tıpkı. Habersiz değilsin bu kez. Bile isteye, başımı omzuna yasladığımsın. Saçlarını okşarken söylediğim onlarca şey var. Dışımdan söylemeye cesaret edemeyip yutuşlarım tüm sözleri. Açınca gözlerini, fark etme diye kapanan göz kapaklarım ve ısrarla sana doğru atan kalp atışlarım var. Bunların her birini gözlerine baka baka söylesem, sona erecek sanki. Henüz yeni başlamış masal, kendini yazmadan her güzelliği yok edecek gibi. Ben; Hala öldüğümü düşünüyorum. Gözümü açıp seni gördüğüm her an, cennette sanıyorum hala kendimi. Sesini duyar duymaz gülümsemeye başlıyorum. Sonra büyü bozulmasın diye engel oluyorum kendime. Mesela sana hiç güzel şeylerden bahsetmiyorum. Seni nasıl sevebileceğimi anlatmıyorum sana. İzin versen ne kadar mutlu olabile

Vazgeçiliş

Resim
Ne acılara dayanır yürek denen organ. Neleri geçirir, ne mutluluklar görür, neler neler. Gelir de birinde takılır kalır. Her seçimi kabullenir sonucunda kendinden vazgeçilen. Öyle ya da böyle sindirir, devam eder yoluna. Bazı seçimler, fazla adaletsizdir. Bazı vazgeçilişler, hak edilmeyenden de ötedir. Kaldıramaz, kabullenemez gerçek olsa da. Sonra da hınzırlığa çalışmayı vazife edinir. Kötü kalpli insan yoktur. Her kötülüğün ardında biri vardır. Bir sebep vardır elbet. Bir vazgeçiliş ağır gelmiştir, sindirilme miştir. İnsanın kalbini kötü yapan, sokakta gördüğünüz, her gün yüzüne güldüğünüz onlarca insandır. 

Kendimi Buldum

Resim
Küçük bir şairdim ben. Küçücüktüm daha. Küçücüğüm daha. Aşık oldum ben. Ne olduğunu bilmeden. Kalbimin ritminin bozulmasından geçtim, zaman zaman yoklar oldum kendimi hala yaşıyor muyum diye. İlk defa bir adamı tanıyıp da sevmelerden vazgeçtim. İlk defa bir adamın göz bebeklerinde gördüm kendimi. İd'imi ararken orada buldum bana dair her şeyi. Tanımadığım bir adama ilk bakışta tutuldum ben. Sonra yürümeyi unuttum. Konuşmayı unuttum sonra. Yağan yağmurlar kurudu birden. Güpegündüz oldu ortalık. Bir adam doğdu geceme. Hayatıma damdan düştü resmen. Mantığımı kaybettim ve onu aramaktan da vazgeçtim. Neyin nesi olduğunu bilmediğim küçük bir adama aşık oldum ben. Küçük dünyamı uydusu yaptım onun. Bir daha göreceğim zamanları hesaplar oldum. Gözlerimi kapattığımda, karanlığımda buldum onu. Aldığım her nefeste ona dair her şey... O var her günümde. Ben küçük bir kız... Küçük bir şair... Aşık oldum ben. Kim olduğunu bilmediğim Bir adama. Gülüşüne dünyaları sildiğim, K

Kalp Atışı

Kalbini kaplayan karmakarışık hisler vardır zaman zaman. Nereden geldiği, neye hissedildiği belli olmayan hisler... An gelir de gümbürdetir kalbini. Ritmini alt üst eder. Ne hissettiğini anlayamazsın. Miden bulanır, başın döner. Baktığın her şey kaybolur. Gördüğün olur yalnız. Her yerdedir. Baktığın her yerde gördüğün tek olur zaman zaman. Hislerimi anlatmayı deneyemiyorum bile. Öylesine karışık, öylesine yoğun çünkü. Son birkaç gündür yalnızca. Düşerken tutunduğum dal de istersen ya da boşluk... Adı yok bunun. Koyabileceğim bir isim yok. Aslına bakarsan, koymak da istemiyorum. Yalnızca ben; ritmimi değiştirip beni alt üst eden bu durumu öylesine seviyorum ki... Belki iş aldım başıma, belki mutluluğa bir adım attım. Sonucunu ne ben bilirim ne bir başkası. Önemli olansa şuan. Ve ben şuan uzun zamandır yaşamadığım mutluluğu yaşıyorum. Bu bana yeter. Sorarsan, yok adı. Tanıtabileceğim bir sözcük de yok. O, yalnızca kalbimin atışı.

Saklambaç

Ve sen gittin. Ardında yıkık dökük bir kadın bırakarak. Bu kez dönmemek üzere bütün köprüleri yıkarak Gittin. Hiçbir anı yaşanmamış gibi şimdi. Gülüşler, birlikte değil. Acılar da... Çünkü biz, Başka acılarımızı sardık her zaman. Ve şimdi bir acı var ortada durmadan kanayan. Sebep olan bir başkası değil. Bu kez sen acıttın yüreğimi. Saçlarımı bu kez sen kestin Ve sen tokat gibi suratıma indirdin terk edilmeyi. Eylül, turuncusuna sarıp aldı bizi. Acılarını sırtımıza yükledi Eylül. Acılarımızın çoğunu barındıran Eylül, Bir acı daha ekledi sinesine. Sen gittin. Hiç gelmemiş, hiç söz vermemiş gibi. Gecenin bir vakti sokaklarda kalmamış, Uyurken şarkılar söylememiş gibi. Bakmamış gibi gözlerime Ve kokumu hiç içine çekmemiş gibi. Sadece gittin. Gittiğini bilmeme hakkım yokmuş gibi Haber vermeden kayboldun koca şehirde. Kocaman yüreğimde saklambaç oynadın benimle Ve bulamadım seni. Ki bulsam, mahvedecektim, unutacaktım seni. Ama öyle saklanmışsın ki bu kez, Ul