Paramparça



...

Yorgundum. Kırgındım. Aslına bakarsan paramparçaydım. Ardı arkası kesilmeyen hatalarım vardı. Benim gurur duyduğum; insanlarınsa nefretle baktığı hatalar... Gurur duydum her zaman çünkü hatanın büyüğü küçüğü yoktur. Hata hatadır. Hata yapmayacak kadar büyümedim ben. Büyümeyeceğim de hiçbir zaman o kadar. Ki öyle bir yaş olduğunu da düşünmüyorum. Hata her an yapılabilir.

Ölüm döşeğindeki ihtiyar, nefret kustuğu oğlunu affetmez mesela son nefesinde. Bu bir hatadır. Hata görecelidir ve bana göre o huysuz ihtiyar hata yapmıştır. Ama bazı hatalarsa başlı başına ortadadır. Birlikte büyüdüğü kuzenine tecavüz etmeye kalkan adam, hata yapmıştır mesela. Bunun ona göresi buna göresi yoktur. Tecavüz suçtur. Akıldan geçmesi bile bi hatadır.

Ağlayan bir kadına sırtını dönüp gitmek hatadır mesela. Gideceksen yine git. Ama gönlünü al önce kadının. İkna et, geçerli sebeplerini sun ona da. Yine de ağlamışsa ardından, senin gidişin başlı başına hatadır. Bir daha karşına çıkmayacaktır seni onun kadar seven.

Geri dönüşler hatadır çoğu zaman. Eskide kalmalıdır eski. Hatıralarda yaşatılmalıdır. Hatırlandıkça tebessüm edilmeli ama asla bir dahası olmamalıdır. Bitmiştir çünkü. Başlasa kısa sürede yine bitecektir.

İnsanlara güvenmek hatadır. Ailenden başka güvenebileceğin yoktur hayatında. Bu zamanda üstelik. Çünkü her insanın senden bir çıkarı mutlaka vardır. Ya sen onun yalnızlığını dindiriyorsundur ya da gerektiğinde borç para sağlıyorsundur mesela. Belki de daha farklı şeyler.

Kimseyi hata yapmayacağıma ikna edemem. İkna olmadığım bir konuda başkasını ikna etmemi bekleyemezsin. Hata yapacağımı biliyorum. Hatalar yapacağımı biliyorum. Peki neden dönüp de bir daha hata yok diyeyim ki? Bir daha hata var elbette. Birçok hem de.

Çünkü ben daha 20 yaşındayım. Hata yapmadığımı düşündüğüm tek konudur yazmak. Ama bu kadar dürüst olarak belki de hata yapıyorum.

Bingoo!!!

İşte bir hata daha yaptım.

...

Hikayemin nasıl sonuçlanacağını soracak olursan, inan ki hiçbir fikrim yok. Planlarım var elbette. Ama ne zaman evlenirim bilmiyorum mesela. Ne zaman evlenmek istediğimi de. Çocuklarıma koyacağım isimleri de bilmiyorum. Nasıl bir eşe sahip olacağımı da. Şunu söyleyebilirim ki, çocuğumun babasını tanımıyorum daha. Ne zaman tanışacağımı da bilmiyorum. Merak de etmiyorum aslına bakarsan. Beklemiyorum da.

Aslına bakarsanız, neresinden tutsan elinde kalacak bir hikayem var benim. Kırgınlıklarım, kırdıklarım, bir hiç uğruna yok sayıp kenara attıklarım, pişmanlıklarım, umutlarım...

Küçük dünyamı paylaşmayı becerememiş onlarca adam var.
Küçük dünyama alamadığım onlarca insan...
Paramparça bir kalbim var.
Darmadağın bir beynim.
Düş kırıklarıyla dolu bir hikaye.
Kaç bin parça eder toplasan, bilemem.

Ve de düşüncelerde kendimi boğmayı planladığım 2 haftanın çıktısıdır ki ne dalabildim düşüncelere ne hissedebildim özlemi, arzuyu, sevgiyi.

Paramparça hikayeme aldığım en mantıklı karardır ki çektim elimi eteğimi her şeyden.
Kabuğuma çekildim.
Sustum, sindim köşeme.
Artık ne bir laf söylerim kimseye,
Ne cevap veririm söylediğine.
Koskoca 2 haftanın sonucu işte bu.

Avuçlarımda paramparça bir hikaye...
Göğsümde paramparça bir kalp...

Hepsi bu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Fotoğraf Karesi

Olmuyor

Sana Rağmen