Kayıtlar

Parmak İzleri

Resim
Parmak izleri dolu kalbim. Hangisinin kime ait olduğunu bilmiyorum. Cinayet sonrası sessizliği var kalbimde. Ölen kim, öldüren kim? Bilmiyorum. Bu kadar fazla parmak izinin kalbimde ne aradığını da bilmiyorum. Hangisini gerçekten sevmiştim? Hangisinin gözlerinde kaybetmiştim kimliğimi? Hangi sözlere aldanmış ve hangi bedenlerle aldatılmıştım? Belki bir gün anlatabilirdim kendimi. Günün birinde karşıma geçer de bir adam, anlatırdı bana beni. Parmak izlerinin sahibini tek tek gösterir, yaşatılan, unutulan her şeyi bir bir anlatırdı bana. Düşmanlarımı gösterir, silerdi yaşlarımı. Tutardı elimi. Öperdi saçlarımı. Belki...

Yas

. . . Gülmüyordu gözlerinin içi bile gülen güzeller güzeli kız. Zoraki bir tebessümü tutuşturmuştu dudaklarına. Bir şey mi vardı? Yolunda gitmeyen, canını sıkan, mutlu etmeyen şeyler mi vardı hayatında? Yoktu. Sebepsizce asıktı yüzü. Sanki her an bir fırtınaya kurban gidecekti iğreti duran tebessümü. Öyle de oldu. Dakikalar içinde alt üst oldu bütün hayatı. Gözlerinin önünde, avuçlarından akıp gitti sahip olduğu en değerli varlığı. İlk aşkı, ilk kelimesi, ilk dayanağı kayboldu bir anda. Uzaklara gitti. Çok uzaklara. Son bir kez duyamadan sesini, son kez öpemeden gözlerini, "Babam!" diyemeden son kez; aldılar ellerinden.

Şartlı Dönüş

Gözüm, kalbim, ruhum, cennetim arkada; dönmeyeceğim bir yola çıktım. Öyle uzun uzun da düşünmedim. Dokunacak kadar yakınken ve dokunamıyorsam sesine; ulaşamayacağım kadar uzağımda ol istedim sadece. Sadece seni özledim. Seni özlemekten kaçtım. Uzaklarda özlemem dedim belki de. Gittiğim her şehrin "sen" olduğunu geç anladım biraz. Dönmem için hiçbir neden yok. Ölmem dışında. Yokluğunda yanı başında acı çekmem dışında bir sebep yok. Ama olur da özlersin, olur da geri dönersin, olur da "Dön!" dersin; bir saniye bile düşünmeden koşarım kollarına. Ne olur! "Dön!" de bana.

Yeteri Kadar

Yeteri kadar umudum, yeteri kadar gücüm var. Fazlasına ihtiyacım olmadığını düşünüyorum. Az olan nasıl yetmiyorsa, çok olan da o kadar ayak bağı, o kadar hayal kırıklığı yapıyor. Fazla umut, bende göz çıkarıyor. Gözyaşlarımı silecek kadar umudum yok ama. Mesela kafamdaki intihar senaryolarının her birini öldürecek kadar da umudum yok. Sabah uyanmayı da istiyor değilim pek fazla. Ama yeteri kadar umudum var. Gücüm var yeteri kadar. Unutacağımı, her şeyi yakıp yıkacağımı, bütün hikayeyi yok edeceğimi sandım. Gereğinden fazla sandım hem de. Elimde kalan son gücümü de bu umuda verdim. "Bu kez başarabilirim." dedim ilk kez. Düşmem sandım. Acımaz sandım canım. Kalbim, kanamaz sandım. Nasıl da yanılmışım ben? Nasıl böyle büyük bir boşluğun içinde yapayalnız kalmışım? Uzanacak olan her ele böylesine muhtaç kalmış mıydım hiçbir zaman? Hiç bu kadar acımış mıydı canım? Gözyaşlarım bu kadar yakmış mıydı yanaklarımı? İlk kez mi sevmiştim bir adamı? İlk kez mi terk e

Küçük Kız

Resim
Bugün ben; Yorgun, küçük bir kızın gönlünden yazıyorum bu dizeleri. Hatıralarında boğulmuş, Nefes almaya devam eden; Her şeye rağmen. Bugün ben; Kırgın, umutsuz bir kızın gönlünden yazıyorum her şeyi. Hatalarını ilk kez önüne koymuş, Pişmanlıkla tanışmış bir kız var yanı başımda. Boğulmaktan yorulmuş; Bütün nefretini kusuyor hayata. Ben bugün; Saçlarını okşadım küçük bir kızın. Gözlerini öptüm yaşlarla ıslanmış. Henüz küçük yaşında aşk; canını yakmış. Ben bugün; Açılan her kucaktan delicesine kaçan bir kızla tanıştım. İncinmiş kalbini aldım avuçlarıma. Hırpalanmış, aldatılmış, Bir başına bırakılmış küçük bir kız tanıdım bugün. Korkuları, dağları aşmış. Acıdım küçük kıza. Çok acıdım. Göğsümü yokladığımda ben, O küçük kıza rastladım. Küçük kıza değil, Kendime acıdım ben bugün. Kendime ağladım. Ama acıdım o küçük kıza. Çok acıdım.

Şarkılar

Şarkıların, insanı zamanda yolculuğa çıkarma gücü var. İster inanın, ister inanmayın. Geleceği boş verin; bir parçayla geçmişinizin istediğiniz karesine gidebilirsiniz yeniden. Yeniden yaşayabilirsiniz güzel anları veya yeniden parçalayabilirsiniz yumruklarınızla aynaları. Çocukluğum mesela şuan avuçlarımda. Çocukluğumu izliyorum dışarıdan. Küçüklüğümü yanıma çağırıp, başını okşuyorum. Gözlerimde yaşlarla bakıyorum umut dolu gözlerine. Nasıl da habersizmişim diye düşünüyorum. Canımın bu denli yanacağını hiç hissetmemişim mesela. Bu şarkıları yıllar sonra bir daha dinleyeceğim de gelmemiş aklıma. Günün birinde pes edeceğimi de düşünmemişim.  Çocukken ben, nasıl da güzelmişim... Nasıl mutluymuşum öyle. Üzerimde huzurdan yeleğim; koşarmışım oyun peşinde.

Veda Mektubu

Resim
Gerçekleri bir kereliğe mahsus görmezden geliyorum şuan. Bir kere, ilk ve son kere... İkincisi yok! Bu satırlar, yazıldıktan hemen sonra unutulacak ve sana asla ulaşmayacak. Bütün kuralları yıkıyor ve bugüne dek yuttuğum bütün sözleri bir bir kusuyorum. Sevgilim... Cennetim... Umudum... Mutluluğum... Gözyaşım... Huzurum... Acım... Dünlerim... Yarınlarım... Terk edilişim... Aldatılışım... Acizliğim... Çaresizliğim... Çıkmazım... Hayallerim... Kalbim... Gecelerim... Kabuslarım... Güneşim... Yıldızım... Bıraksan sabaha kadar yazacağım. Milyon tane sıfat yakıştıracağım varlığına. Gözlerine, saçlarına onlarca şiir sığdıracağım. Yatsan dizlerime, kirpiklerini öpeceğim usul usul. Yaralarımı göstereceğim. Yokluğun kadar acıtmayan ama en az o kadar acıtan yaralarımı... Kanlar içindeki avuçlarımı ve bileklerimi... Sen dolu kalbimi göstereceğim sana. Umut dolu yarınları anlatacağım. Birleşen iki elin, nasıl da her zorluğu alt ettiğinden bahsedeceğim biraz. Sonra sana bir sigara yakacağım. S