Kayıtlar

yok etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bazı Geceler

Bazı geceler, nefes alamadığımı düşünüyorum. Gece, uzadıkça uzuyor. Güneş doğmak bilmiyor böyle gecelerde ve çok soğuk oluyor. Ellerim üşüyor bazen. Küçücük yatağım, kocaman bir boşluğa dönüşüyor ve ne yana dönsem, üşüyorum. Ellerini arıyorum böyle gecelerde. Bir araba, park ediyor kapımda ve ben; nefesimi tutuyorum kapım çalacak diye. Çalacak da sen geleceksin diye. Olmuyor. Nefesimi tutmaktan ölüyorum ama sen gelmiyorsun. Bazen yanımdan geçen birinden kokun geliyor ve ben o adama kızıyorum sen kokuyor diye. Sonra bütün günüm berbat geçiyor. Bazen, aramızda yalnızca tek haneli metreler mesafe kalıyor. Sesini duyabiliyorum böyle zamanlarda. Yalnızca gözlerine bakamıyorum. Baktığım hiçbir yerde olmuyorsun çünkü. Baksam, kaçarsın. Bu kez sesini de duyamam diye kaldırmıyorum başımı ayaklarımdan. Bazen, yok edeyim diyorum bütün fotoğrafları. Sonra yapamıyorum. Bakmaktan, sarılıp hayallere dalmaktan kıyamıyorum. Bakıp bakıp küfürler ediyorum sana. Beddualar, nefret dolu sözler... Sonr...

Şeref(sizlik)

Seni unuttum demek, seni hatırlayıp da bir şeyler karalamaya engel bir şey değil. Ki bunu yapmam, seni unutmadığımın anlamı falan da olamaz. Ben yalnızca bu aralar, senden başka yazabileceğim güçlü şeyler bulamaz oldum. Çünkü kimse sen gibi darmadağın edip de gitmedi beni. Kimse sen gibi yalanlar söylemedi gözlerime baka baka. Bugün avucuma tutuşturduğu umutları yarın yakmadı hiç kimse. Bu şeref yalnız senin. Ya da şerefsizlik mi demeliyim? Her adımın, her hareketin ve her bakışın bir şerefi vardır. Kalışlar da şerefli olmalıdır, gidişler de. Adına yakışmalıdır. Gitti ama çok sağlam gitti denilmelidir ardından. Yakıp yıkacaksan bir kadını, bu yalnız bir kez olmalıdır. Yerin dibine de girse kadın, adam bir kez gitmelidir ondan. Dönmemeli bir daha. Şeref mi kalır yoksa? Nerede kalır gitmeler? Ardına bakmadan çekip gidecek yürek varsa eğer, çarpıp çıktığın o kapıyı bir daha çalmayacak kadar da yürek vardır adamda. Sende var mıdır? Adam mıydın sen? Boş vakitlerinde avuçlarıma umutlar s...

Kaçıncı Mevsim

Yeni doğan güne uyanmaya korkuyorum artık. Mesela nefes almaya cesaretim yok. Kendime yeni bir yol çizmek, her şeyden zor gelir oldu. Bir şeyler yazmak ve hayaller kurmak, kolay değil eskisi gibi. Yalnızca ellerim eskisi gibi... Yazdıkça kanamaya devam ediyor. Dilim susuyor yine avaz avaz. Anlatmak istediğim çok şey varken, açtıkça ağzımı; mideme kaçıyor bütün kelimeler. Ve yokluğun! Dönüp dolaşıp sarıyor her heceyi. Her anı, her saniyeyi... Ve teslim oluyorum ellerine. Saçlarımı tarayan parmak uçlarında kayboluyorum yine. Sonra ben, yoktan var ettiğim gibi şimdi de yok ediyorum seni. Kim bilir kaçıncı mevsim senden vazgeçtiğim? Veyahut geçemediğim... Sildim ömrümden ömrünü. Söktüm attım her anını, kokunu, simsiyah saçlarını. Bugün, yok oluşunun yıl dönümü.

Bir Tek Sen

Ben sana söverim de şimdi, toplum buna hazır değil. Çünkü severim ben seni. Varımla, yoğumla severim. Toplum buna alışık. İnsanlar bunu bildi kaç zamandır. Kolay kolay da değiştiremezsin toplumun yargılarını. Yani ben ki sanatı sanat için savunan, Şimdi toplum içindir diyorum sanat. Diyorum ki ben, Yokluğun toplum içindir. Yok ol diyorum yani. Benim için değil, İnsanlığın yararı için terk et diyorum bu dünyayı. Sensiz dönmeyen bir dünyam yok zaten. Sensiz mutsuz da değilim. Ağlamıyorum da ulu orta her yerde. Yalnızca nefretimi kusuyorum ben sana. Tıka basa varlığınla doldurduğun hayatımdan, Zehri atıyorum yalnızca. Seni atıyorum. Bir tek seni. Nefret ediyorum. Bir tek senden. Ve yok ol istiyorum. Bir tek sen.