Kayıtlar

bugün etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

24 Saatin Kahramanı

Resim
Bir zamanlar gözlerimden kalbimin en içine bakan küçük bir adam sevmiştim. Gülüşüne ömrümü verirdim. Yanıbaşında geçirdiğim saatlerin su gibi akıp gittiğine de şahit oldum, uyandığımda; başucumda oturuşuna da. Elimi sıkıca tutuşunu da biliyorum. Gözümün önüne düşen saçı, nazikçe kulağımın arkasına itişini de. Küçücük bir adamı, kısacık bir zamanda, kocaman sevmiştim. Öylesine büyülü sözleri, aşk dolu gözleri vardı ki; aşık olmamak elde değildi gözlerine baktığın zaman. 24 saatteki değişimi yaşattıran oydu işte! Koca yürekli, küçük adam... Bugün ben, onu gördüm. Saatlerce yanıbaşımda duruşlarını izledim kaçamak kaçamak. Yanımdan geçtiği anlarda, derinden nefesler aldım; kokusunu bir kez daha içime hapsedeyim diye. Gözlerini yakalamaya çalıştım gece boyunca. Belki göz göze geliriz de söylediği onca güzel sözü bir bir hatırlar diye. Nefesini hissedeceğim kadar yakınımdan geçtiğinde, durup da gözlerime baksın istedim. Avuçlarıma dokunsun, usulca akan gözyaşlarımı bir çırpıda kızara

Küçük Kız

Resim
Bugün ben; Yorgun, küçük bir kızın gönlünden yazıyorum bu dizeleri. Hatıralarında boğulmuş, Nefes almaya devam eden; Her şeye rağmen. Bugün ben; Kırgın, umutsuz bir kızın gönlünden yazıyorum her şeyi. Hatalarını ilk kez önüne koymuş, Pişmanlıkla tanışmış bir kız var yanı başımda. Boğulmaktan yorulmuş; Bütün nefretini kusuyor hayata. Ben bugün; Saçlarını okşadım küçük bir kızın. Gözlerini öptüm yaşlarla ıslanmış. Henüz küçük yaşında aşk; canını yakmış. Ben bugün; Açılan her kucaktan delicesine kaçan bir kızla tanıştım. İncinmiş kalbini aldım avuçlarıma. Hırpalanmış, aldatılmış, Bir başına bırakılmış küçük bir kız tanıdım bugün. Korkuları, dağları aşmış. Acıdım küçük kıza. Çok acıdım. Göğsümü yokladığımda ben, O küçük kıza rastladım. Küçük kıza değil, Kendime acıdım ben bugün. Kendime ağladım. Ama acıdım o küçük kıza. Çok acıdım.

Maydanoz

Sevdicek... Yüzüne karşı hiçbir zaman sevdiğim diyemediğim adam... Yüzünü avuçlarımın arasına alıp da sevemediğim adam... Bu satırlar; küçük hücremde, küçük köşemde yazılıyor sana. Bilirsin; büyük olan hiçbir şeye sahip olamadığımı hiçbir zaman. Sana sahip olamadığım gibi... Ait olamadığım gibi sana... Üç-beş gün geciktirdiğim (vakit bulamamak veya üşenmek değil bu gecikme sadece gereken cesareti bulamamak de sen ona) fakat asla unutmadığım bir günü yazıyorum bu gece sana. Bir gecemi daha sabaha bağlarken, şarabımı sana açtım. Yine, bir kez daha, her zaman olduğu gibi, bu gece de adınla değdi şarap dudaklarıma. "Seneye bugün!" demiştik geçen sene. "Seneye bugün nerede, ne yapıyor olacağız? Kimler olacak yanı başımızda, kimlerin kokusunu çekeceğiz burnumuza? Hatırlayacak mıyız bugünü? Bir hatıra lazım mı yarınlara?" Tüm bu sorulara karşılık, samimi bir öpücük almıştım yanağıma. "Seneye bugünü hatırlayalım." diye. Seni bilemem ama bak bu satırları yazı

Kalıplardaki Mutluluk

Resim
... Duvarın dibine sinip de kafanızı duvarlara vurmak ve yumruklamak için size binlerce sebep sayabilirim. Beyninize bir kurşun yemiş gibi acı çektirebilecek onlarca şey de biliyorum. Yumulu göz kapaklarımın altında, kurduğum onca hayalin paramparça oluşlarını da izledim defalarca. Saçlarımı da kestim hiç acımadan. Renkten renge de soktum yeri geldiğinde. Peki ne oldu? ... Bazı şeyleri aştığımı, atlattığımı sanmıştım bu aralar. Kendimi duvar dibinde, ellerim kanlar içinde kalana kadar duvarı yumrukluyor bir şekilde bulana kadar. Tek bir fark var bu defa. İçimdeki fırtına başlangıcı hissi bilen tek kişi benim. İlk defa! Kimseye bir şey anlatmamayı seçtim bu kez. Yalnız olduğumdan mıdır bu seçim yoksa güçlü görünme isteği mi? Belki anlattıkça karışmaları da olabilir. Ağladıkça ağlattıkları da. Siz verin bunun cevabını da. "Mutluluğu kalıplara sokup zamanlara yayma." derdi bir dostum. Bu kez onun dediği olsun istedim. Vazgeçtim yarınlardan. Bıraktım dünleri de. &qu