Kayıtlar

geçmiş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Küçük Kırmızı Kurdelelerim

Resim
Yeniden çok fazla düşünür oldum her şeyi. Yeniden sorguladım kendimi, seni yeniden sorguladım bugün. Yıktığımız, yeniden yaptığımız, defalarca altında kalıp da yaralı çıktığımız duvarlarımıza baktım. Eskisi kadar sağlam mı diye. Bir kez daha taşır mı bizi diye. Bir kez daha altında kalırsak ölür müyüz diye. Yaralarımıza baktım bugün. Bandajları özenle açtım. Kabuklarını yoldum usul usul. Yeniden kanayacak mı diye bekledim nefesimi tutup. 1,2,3,4,5,... Kanamadı yaralarım. Küçük izler kalmıştı sadece. Bir zamanlar canımı yakan yaralar, hayatıma birer kurdeleden başka bir şey bırakmamıştı bu kez. Yirmi yıl sonra bile baktığımda görebileceğim, tebessümle ve birer damla yaşla hatırlayacağım küçük kırmızı kurdeleler... Sonra senin yaraların... Defalarca kez kalbine açtığım yaralar... Bilmeden, hiç istemeden. Eskimişti bandajların. Oynatılmıştı kenarlarından. Kaşındıkça kaşımıştın sen. Kabuklarına baktım uzun uzun. Yolduğumda ne kadar kanayacağını bilmiyordum. Yalnızca kanayaca

Piç

Resim
Kırmalardan geçtim artık. Çok kırıldım, çok yanıldım. Bir hiç uğruna, bir piç uğruna en büyük değerlerimden geçtim ben. Bilmezdim. Değer sanardım. "Onun için dünyaları yaksan; değer." Genelde kimse için değmez beylik laflar, büyük yeminler... Benim bahsettiğimse bir 'piç.' İncitmeyi kendine rol edinmiş bir piç üstelik. Öylesine de güzel oynuyor ki, herkes gerçek sanıyor. "Aşık!" diyor herkes. "Bu adam sana kör kütük aşık." Ben, kalbimi açtım o adama. Bir hiç uğruna varımı yoğumu koydum ortaya. Canımı koydum ben. Kurallardan, maddelerden vazgeçtim de "Bu adam olsun!" dedim. "Benim  her şeyim, gecenin bir yarısı başımı omzuna yasladığım adam yalnızca bu olsun." Ne mi oldu diyip de başlamayacağım anlatmaya. Tahmin etmişsinizdir o kadarını. Güzel şeyler olsa bu yazının başlığı piç olmazdı mesela. Aşk olurdu, huzur olurdu, umut olurdu. Ne bileyim işte! Sevmeler canıma fazla dokunur oldu bu aralar. Yitirdiğim adamlar, rüyalarımd

Şarkılar

Şarkıların, insanı zamanda yolculuğa çıkarma gücü var. İster inanın, ister inanmayın. Geleceği boş verin; bir parçayla geçmişinizin istediğiniz karesine gidebilirsiniz yeniden. Yeniden yaşayabilirsiniz güzel anları veya yeniden parçalayabilirsiniz yumruklarınızla aynaları. Çocukluğum mesela şuan avuçlarımda. Çocukluğumu izliyorum dışarıdan. Küçüklüğümü yanıma çağırıp, başını okşuyorum. Gözlerimde yaşlarla bakıyorum umut dolu gözlerine. Nasıl da habersizmişim diye düşünüyorum. Canımın bu denli yanacağını hiç hissetmemişim mesela. Bu şarkıları yıllar sonra bir daha dinleyeceğim de gelmemiş aklıma. Günün birinde pes edeceğimi de düşünmemişim.  Çocukken ben, nasıl da güzelmişim... Nasıl mutluymuşum öyle. Üzerimde huzurdan yeleğim; koşarmışım oyun peşinde.