Kayıtlar

insan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnsan

Resim
İnsan kaç cümleyi yutar? Kendisine söylenen kaç çirkin söze susar? Biten kaç aşkın ardından ağlar? Kaç kişiye ağıt yakar? Mesela insan kaç ölüm görür ve bir insan kaç kez gömülür? Ne kadar kapatsa da kendisini yeniliklere, insan her geçen gün bir yeniliği giydirir bedenine. Farkında bile olmaz çoğu zaman. İmkansızlar imkan yaratır kendine. Baktığı hep aynı da olsa her geçen gün baktığı şeyden gördüğü bambaşka olur. Farkında olmaz insan. Aynaya bakar gibi bakar çünkü baktığına. Her gün biraz daha yaşlanır ama farkında olmaz. Baktığı da her gün biraz daha farklılaşır; insan anlamaz. Düşünmez çünkü. Baktığı şey dünyanın en güzel mucizesi de olsa bir çöp parçası da olsa; değişir. Günden güne kötüleşir aslında her şey. İnsan günden güne kötüleşir. Sağlığı iyiye gitse, ruhu kötüleşir. Bazen duyguları... Bazen umutları kötüleşir. İnsan her geçen gün biraz daha kötü olarak şekillenir. Peki insan en çok ne kadar kötüleşebilir? Bir insan kaç küfrü üzerine giyebilir? Kalbini tekme tokat

Üçüncü Yüz

Resim
Üç yüzü vardır insanın. Birincisi herkese gösterdiğin, her gün takındığın, senin kimliğinle bütünleşmiş yüzün... Bilirsin işte! Kimliklerinde olan, adın söylendiğinde insanın hafızasında canlanan, sinirlendiğinde alnındaki karmaşayı, yorgun göz altlarını, güldüğünde yanağındaki boşlukları anlatan yüzün... Bu yüz; yirmi dört saatini geçirtebilir insana. Bütün gün birinci yüzünü takınırsın ve rahatsızlık duymazsın. Mutlu eder seni. İçinde kopan fırtınalardan uzaklaştırır, patronunun suratının ortasına yumruk atmana engel olur, sevgilinle yatan kadını tek parça halinde bırakır. Dışarıya karşı çoğunlukla mantığını yansıtır. Birinci yüzüne bakarlar ve derler ki "Onu tanıyorum." Günün yorgunluğunu atmak için oturduğun bir barda alkol damarlarına karışmaya başladığı an birinci yüzün köşesine çekilmeye başlar. Sen fark etmezsin bile. Öyle yavaş, öyle ağır... Mantığın öyle yorulmuştur ki dinlenmek ister biraz. İzin istemez, gidiyorum demez. Sohbet etmek için ağzını açtığın a

Vazgeçiliş

Resim
Ne acılara dayanır yürek denen organ. Neleri geçirir, ne mutluluklar görür, neler neler. Gelir de birinde takılır kalır. Her seçimi kabullenir sonucunda kendinden vazgeçilen. Öyle ya da böyle sindirir, devam eder yoluna. Bazı seçimler, fazla adaletsizdir. Bazı vazgeçilişler, hak edilmeyenden de ötedir. Kaldıramaz, kabullenemez gerçek olsa da. Sonra da hınzırlığa çalışmayı vazife edinir. Kötü kalpli insan yoktur. Her kötülüğün ardında biri vardır. Bir sebep vardır elbet. Bir vazgeçiliş ağır gelmiştir, sindirilme miştir. İnsanın kalbini kötü yapan, sokakta gördüğünüz, her gün yüzüne güldüğünüz onlarca insandır. 

Soru

İnsan, ömrünün her noktasında bir çok soruyla yüz yüze gelir. Bazılarını kendine sormaktan kaçınır çünkü cevapları bellidir. Kimi sorular, hayata sorulur, kimileri sevgiliye. Çoğunlukla da kendine. Bazı sorularının cevapları, atacağı adımları belirler, bazıları ise cevabından kaçınılan sorulardır. Can yakar, acıtır, ağlatır. Bazı şeyler, sorularla başlar. İnsanın hayatı sorularla başlar ve kısır bir döngüde devam eder. Bazen insan saçmalar ve bazen biteceğini bildiği şeylere başlar. Biteceğini bildiği şeylere bir soru sorarak başlar. "Benimle olur musun?" der sevdiği kadına ve bir aşka başlar. İkisi de çok iyi bilir ki bitmeyecek aşk yoktur. Varsa da masallardadır. Bitince hangisi yıkılır ya da taş üstünde taş kalır mı ikisi de bilemez elbet. Belki de ikisi de bu soruya cevap arar. "Sizinle çalışabilir miyim?" der ve bir işe başlar. O işten bir gün çıkacağını yahut atılacağını bildiği halde. Belki de hangisinin olacağının merakından başlar işe. İnsan meraklıdı